Şiirle Bir Serinliğe Hasret miyiz? Sanmıyorum! -1- / Mehmet Aluc

-Ay artık şiir bana banal geliyor pek inandırıcılığı yok, önce okuyorlar evlenince ne şiir kalıyor ne miir.

-Haklısın kız Ayten, benimkisi de bana şiirler okudu evlendik şimdi öküz gibi yatıyor, Ayten, yemek, Ayten, çay, Ayten çorabım bunlar şiirleri katledenler. Benimkisi Cahit Külebi’den okurdu, içimi okşardı o dizeleri

“Senin dudakların pembe

Ellerin beyaz,

Al tut ellerimi bebek

Tut biraz!

Benim doğduğum köylerde

Ceviz ağaçları yoktu,

Ben bu yüzden serinliğe hasretim

Okşa biraz!”

-Artık ne okşamak kaldı ne güzel bir söz, sadece hırpalıyor.

-Ah Nuriye benimkisi de şiirlerin arkasına saklanmış, evlendikten sonra arkasından çıktı ki tam bir ayı. Benimkisi de Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun şiirleriyle bana yürürdü.

“Seni düşünürken

Bir çakıl taşı ısınır içimde

Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar

Bir gelincik açılır ansızın”

-İçimde açan tüm gelinciklerimi ezdi geçti ayı.

-Hele benimkisi, sevgilim gönül ovam kıraç oldu gel de yeşillensin, hayatımda tüm yollarım yokuş gel de düz olsun tüm yollarım, gönlümde esen fırtınalarım dinsin diye ne diller döktü şimdi ise benim gönül ovam kıraç kaldı. Yatağa yattık mı kıçını dönüp horuldayarak uyuyor. Ah Atilla ilhan gibi olsalar bize şiirler yazsalar:

“Ben sana mecburum bilemezsin

Adını mıh gibi aklımda tutuyorum

Büyüdükçe büyüyor gözlerin

Ben sana mecburum bilemezsin

İçimi seninle ısıtıyorum”

-Nerede o günler şiirin katilleri çıktılar.

-Ah komşu bende isterim bana bu şiiri her gün okumasını, okumuyor ki ayı! O zaman biz yazalım onlara okuyalım, belki akılları başlarına gelir.

-Hay aklınla bin yaşa. Nasıl yazalım, aha buldum.

Seni sevmek rezilliğin başıdır

Gözümde akan göz yaşımdır

Her gün yoruyorsun hizmetçin miyim

Tutsak kaldım seninle

Hani derdin bana şiir bakışlım

Hayatımda tüm güzellikleri süpürdün

Uğultundan başka söz duyamaz oldum

Bozuk plak gibi her gün acıktım

Çay nerede kaldı diyorsun

Çok istiyorsan kalk kendin yap zıkkımlan

Ben sana mecburum diyordun

Şimdi kurudum ben görmüyorsun

Bu iş artık böyle olmayacak biliyorsun

Ben seni terk ediyorum bakalım ne edeceksin

-Hah hah çok güzel oldu bu biraz yumuşak mı oldu sanki?

-Nasıl yani?

-Şöyle.

Artık çek git başımdan bana göre değilsin

Mutsuzluğum elinde sen biliyorsun

Çok kötüsün sana söylüyorum

Öküzlük sende baki görmüyorsun

Dağıtıyorsun dünyamı def ol git

Anan seni bekliyor def ol git Hurşit

Leyla’m diye sevdin her gün

Kınalar içinde yaptık düğün

Gerdekten sonra bozuldun

Senin aradığın hizmetçi dediğini duydum

İyi bak sözlerine seni ederim delik deşik

Tüm iyi niyetimle söylüyorum birleşik

Var benim gibi seni seven o yâre

Ne her gece sırtını dayıyorsun duvara

Gönül vitesini küçült bu ara

-Öyle ise bu akşam okuyalım bakalım anlayacaklar mı? İnşallah şiirlerimizle aydınlanırlar da karanlıkta kalmazlar.

-Az hayatımız anlamlı olsun yeter, fazla bir şey istemiyoruz ki, az ilgi ve alaka.

Bizler yaşarken kendi halimizde gün içerisinde en çok neyi sevmiyoruz desem şiir okumayı sevmeyiz lakin hepimiz şairiz! Ben şiirde duygu his veren hecelerle yazarken (hece şiiri zor yazarken hece derken söz ve duygu dolu kelimelerden söz ediyorum), rüyamda da şiir gibi çiçekli bahçeleri görüyorum ve şiir okuyorum. Şiirlerin okunmadığı itibar görmediğini düşününce rüyamda labirentler içinde hangi kapıdan girdiğim, kapıyı kimin kapattığına dair rüyalar görüyorum. Bir kapı açılmadan kapanıyor, sonra bir diğer kapı açılıyor giriyorum karanlıklar içinde kalıyorum sonra bir ses duyuyorum” sen şiiri yaz okumayan utansın” Bu sözler üstat Necip fazıla ait, acaba o mu sesleniyor? Aklımda kalan olumsuz duyguların devamı rüya olarak bana dönüyor. İşte şiirlerle olumsuzlukların direncini kırmak yerine, dirence fazladan başka akımlar yükleyince yan bakınca, okumam kalsın, a şiirimi? Dedikçe direnç yanıyor iş görmez hale geliyor vesselam.

Mehmet Aluç

Loading

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Ben Mehmet Aluç 1962 Malatya doğumluyum, Ankara da ikamet etmekteyim. Okumadığım Kemalettin Tuğcu hikâyesi kalmamıştır, o yılların romanlarını aşk romanı yazarı Kerime Nadirin eserlerini, hele çizgi roman Tarkan’ı her hafta, onun akabinde Teksas, Tommiks diğerleri Gırgır, hafta sonu, ses, hayat dergisi her hafta hiç aksatmadan okurdum.Yazma sevdam kamuda çalıştıktan ve emekli olduktan sonra başladı. İçimde biriken edebi eserlerin demlenmesi bir 35 yıl sürdü. İçimde birikenleri kaleme döktükçe, tekrar okumaya şiir öykü denemeler yazmaya başladım. En çok kendimi şiirle ifade etmeye başladım diyebilirim. Evli ve dört çocuk babasıyım. Her edebiyat platformuna şiirler öykü hikâyeler denemeler yazmaktayım.. Eserlerim ; İman İle Bilinir ve Gönül Pınarından Abdest Almak
Yazı oluşturuldu 5

Bir yanıt yazın

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön