“Benim olmayan ne çok şeyim var?” Rastladığım bu cümle ifade ettiklerinin bilincinde olmama rağmen düşüncelere gark etti zihnimi. Zihnimin izdüşümleri ise kalemimin gölgesine bıraktı kendini.
İnsan esasında neye sahiptir, her an alıp verdiği nefes dahi kendi hükmünde değilken? Bedenimiz, ailemiz, sevdiklerimiz, kullandığımız eşyalar… Benim dediğimiz ne varsa bizim değildi, yadsınamaz nitelikte olsa da. Yolcu olduğumuzu unuttuğumuz gibi emanetçi olduğumuzu da unutuyoruz zaman zaman. Bize bahşedilen ne varsa emanettir, sadece sahiplik sanrısına kaptırmışız kendimizi. Emanetçi oluşumuzu unuttuğumuzda, sahipliğini iddia ettiklerimizin kölesi oluyoruz. Oysa ki bunun bilincinde olmak tuhaftır ama tarifsiz bir sükunet ve huzur bırakır tüm ruhumuzu kaplarcasına…
Elbette seveceğiz, elimizdekilerle mutlu olacağız, faydalanacağız ama emanetçiliği unutmadan…
Tüm sahip olduğumuz yüreğimizdeki hislerimiz, ortaya döktüğümüz fikirlerimiz, nezaket ya da kabalığımızla karşıdakinde bıraktığımız izlerimiz, iyiliğimiz, kötülüğümüz… Kendi irademizle hasıl olan ahlakımız, kişiliğimizdir.