Hiçbir halin kalıcı olmadığını hayat insana büyük bir titizlikle öğretiyor. Ne var ki bu öğreti her zaman iyi olmuyor bizim için. Güzel olan bir şeyin geçici olması, bitişinin geriye acı bırakması doğal bir süreçtir. Her varoluş yok oluşunu da beraberinde getiriyor. Var olan her ne varsa hepsinin bir sonu olduğunu biliyoruz ve deneyimliyoruz. Doğan güneş batar, yürünen yol biter, izlenen film, okunan kitap, çalan şarkı, acı – tatlı geçen günler biter. Sıkıntılar, mutluluklar da biter. Bazı bitişler de mutluluk verir. Hastalığın geçmesi, okulun bitmesi, sıkıntının geçmesi…
Çocukluğumuz avuçlarımıza birkaç hatıra bırakmışken gençliğimize, gençliğimizde geçip gidecek birkaç hatıra bırakarak. Hayatımızı anlamlı ve değerli kılan her şeyin geçici olması aslında.
Madem bir son olacak, kendimizi nasıl hatırlamak istiyorsak, imkanlarımız dahilinde nasıl bir yaşam yakıştırıyorsak kendimize öyle yaşamaya çalışmaktır bize düşen. En azından onurlu bir mücadelemiz olur. Bizim sonumuz bir yok oluş değil aksine yeni bir hayat başlangıcıdır.