Vapur sefası bir başkadır.
Yol boyu köpüren dalgalara duygu dalgalanmaları karışır. Yorucu ve stresli iş gününün ardından beş liraya bir simit alıp açık havada oturdum. Martılar geldi. Simiti martılara attım.
Kucağında bebek olan kadın avucunu açarak yanaşıyordu yolculara. Bakışlarındaki bezmişlik çok etkileyici geldi bana. Beş lira verdim.
Çantasından çıkardığı limona plastik bir aparat sapladı ayakta dikilen adam. Bir limondan yaklaşık bir çay bardağı kadar limon suyu çıkardı. Limon bire beş verdi.
Teatral bir havayla, “Evet baylar ve bayanlar, iki tanesi yalnızca beş lira! ” dedi.
“Bununla da kalmıyor, yanında Alman marka pilot kalem veriyorum. Hepsi beş lira!”
Hipnoz etkisindeki insanların ellerini havaya kaldırmasıyla satış başladı. Almayan kalmadı.
Eve gelir gelmez ilk işim dolaptan bir adet limon alıp sıkacağı test etmek oldu. Satıcıyı taklit ederek aparatı limona sapladım. Altına bardak tutarak ovuşturmaya başladım. Akmasa da damlıyordu. Şansımı başka limonda denedim, plastik kırıldı. Sihir o limondaydı…
Kalemi çıkardım cebimden. Yakından inceledim.
Bayağı duruyordu.
Kapağını açıp yazmaya çalıştım.
Ucuna hohladım.
Yazmadı.
Almanlara sövdüm.
SON