Neyi kussam bu satırlara bilemiyorum, zifiri bir gecenin ortasında acılarla perçinlenmiş ruhum. Yılmışım yıkılmışım kimsesizliğimin vermiş olduğu hüsranla başbaşa kalmışım. Sesim yankılanmaz olmuş sokaklarda, tüm kulaklar sağır…
Gözümün feri desen çoktan terk etmiş beni. Ciğerlerim nefes alamamamın vermiş olduğu ızdırapla dolu.
Artık kokmuyor çiçekler, uğursuzca ötüyor kuşlar. Maviliklerin yerini uğursuz bir siyah almış. Güneş emekliye ayrılmış, kokuşmuş dünyamda. Ay çoktan vazgeçmiş gökyüzünden, yıldızlar desen gitmeye dünden razı.
Küle dönmüş şimdi umutlar, gülüşler ise solgun ve yalancı. Gül gitmiş dikenini hatıra bırakmış artık atmayan kalbime. Ağaçlar bana küskün, böcekler bile uğramaz olmuş şu biçare bedenime. Bense kalakalmışım yeni evimde.
Toprak hoş karşılamamış beni, gitmem için duacı. Bilmem ne zaman sona erer bu yeis. Şimdi sonu olmayan geri dönülmez bir yoldayım. Sonsuzluğa değil hiçliğe karışmışım.
Bedenimden bana kalan yalnızca bir kemik, bir zamanlar uçurtma tutan ellerim yok. Gülümseyince ışıldayan çehrem yok, kokum, sesim, nefesim yok işte yok!
Yokum ben, peki yoksam nedendir bu elem?
Nedendir hiç dinmeyen yaşlar? Nedendir bu serzenişler? Kimim ben, burası neresi? Bir lamba yok mu bu korkunç karanlığı aydınlatacak? Kimse yok mu sesimi duyacak? Sahi gerçekten yok mu oldum şimdi ben? Anlıyorum; artık bu son perde, başrol öldü film bitti.
Bu başlık
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut elit tellus, luctus nec ullamcorper mattis, pulvinar dapibus leo.
Yazıyı nasıl buldunuz?
Oy için yıldıza tıkla!
Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı
Oyu yok
We are sorry that this post was not useful for you!
Let us improve this post!
Tell us how we can improve this post?