ACININ VE ÇARESİZLİĞİN ŞİİRLE ANLATILDIĞI YAŞANMIŞ BİR HAYAT HİKÂYESİ
Yıl: 1940
Yazan: Bahri BONCUKOĞLU
Derleyen: Mustafa BONCUKOĞLU & Mehmet BONCUKOĞLU
Ofis’in müdürü Niğdeli Kazım
Ben sana ne yaptım vallahil azim
Doktora gönder dedim vermedin izin
Nihayet tehlikede kaldım ne çare
Dizlerim sızlıyor gözüm kan ağlar
Parmağım sızısı ciğerim dağlar
İzinsiz gitsem de vazife bağlar
Ekmek parasıdır bilmem ne çare
Kazım beydir dairenin amiri
Vazife ister memurların her biri
Parmağımdan yüzülmüş ufak bir deri
Kimse inanmıyor bilmem ne çare
Nezihe’dir müdür beyin karısı
Kendisine versin büyük tanrısı
Aralarda kalsın iki yavrusu
Buda Allah’tandır bilmem ne çare
Bir dert geldi buldu yüce Mevla’dan
Parmağın sızısı beni ağlatan
Çok şükürler olsun yüce Mevla’dan
Buda mukadderat bilmem ne çare
Parmağın sızısı başımdan aştı
Çok uykusuz kaldım gözlerim şişti
Ufak yavrularım tebdili şaştı
Buda Allah’tandır bil Hatipoğlu
Bugün parmak keserim yarın dizinden
Kanlı yaşlar akıtıyorum gözümden
Allah kurtarsın senin yüzünden
Kader böyle imiş çeker giderim
Kemal hatip diye ben sana geldim
Bir imdat olur diye yanına geldim
Para için sen beni ölüme saldın
Buda Allah’tandır bil Hatipoğlu
Kesildi parmağım kalmadı acı
Parmak kesilince yoktur ilacı
İpliği almadan ettin taburcu
Buda mukadderat bil Hatipoğlu
Taburcu olunca merdiven indim
Otobüs içinde bir bilet aldım
Otobüs bozuldu yazıda kaldım
Buda kaderdendir bil Hatipoğlu
Otobüs aldı beni eve getirdi
Cümle müşkül işlerimi bitirdi
Ali sırtında beni eve getirdi
Ele kaldı çarem kesik neyleyim
Hacı Mehmet derki üşüyüp durma
Kader böyle imiş halimi sorma
Güzide sobaya çok odun vurma
Buda kaderdendir bilmem ne çare
Doktor geldi beni eve çağırdı
Bunda ne var diye bana bağırdı
Duttu parmağımı kökten ayırdı
Buda Allah’tandır bilmem ne çare
Hüseyin geldi beni Ankara’ya götürdü
Trenin içinde üstünü açtı
Yüz otuz beş kuruşa iki çay içti
Böyle şeyler başa gelir birader
Kapıya bakarım kimsem gelmiyor
Doktorlarda hiç çaremi bulmuyor
Ağlarım sızlarım ölüm gelmiyor
Sabır ver Allah’ım etme günahkâr
Üç kızım vardır ikisi körpe
Birisini gelin ettim ismidir Pembe
Ben yeni başladım tükenmez derde
Sabır ver Allah’ım etme günahkâr
Ayaklarım kesildi olmuşum yarım
Hiç kimsem yok imiş ağlıyor karım
Hısım sız, kardeşsiz ıssızdır yarum
Sabır ver Allah’ım etme günahkâr
Hastanenin hademesi çoktur sayılmaz
Hiçbiri gelip halimi sormaz
Bu hastalık insana daimi kalmaz
Sabır ver Allah’ım etme günahkâr
Hastanenin çeşmeleri durmaz akıyor
Hastaneler hastalara hoyrat bakıyor
Hastalardan elvan türlü kanlar alıyor
Sabır ver Allah’ım etme günahkâr
Evimizin uğru köşkün yazısı
Oh çalmışlar akrabaların bazısı
Kınayana versin büyük tanrısı
Gösterme Allah’ım verme kimseye
Ben çektim bu derdi geldi başıma
Gizli düşmanlarım çıktı karşıma
Mevla’m sen gösterme eşim dostuma
Murat Allah’tandır çeker giderim
Belki bu çekmenin vardır sevabı
Âlimler bilirse versin cevabı
Allahtan isterim versin devamı
Zayi etme Allah’ım emek isterim
Dörde taksim oldu benim vücut ezelden
Ağaçlar ayrılır güzün gazelden
Ayaklarım kesildi her iki bacaktan dizimden
Çok şükür Allah’a murat böyledir
Allah ne yazarsa gelir başıma
Zamanı gelirse çıkar karşına
Vermesin Allah düşman başına
Sabır ver Allah’ım etme günahkâr
Allah deva verdi beni yürüttü
Takma ayaklarla ömrüm çürüttü
Bütün akrabalar beni unuttu
Gelenler sağ olsun söylemem gayrı
Telgraf çektim de Hüseyin gelsin
Şu benim halimi o evvel görsün
Kapıdan girince halimi sorsun
Allah muradını versin Hüseyin
Hüseyin’in gözünden hiç yaşı akmaz
İçerisi sızlıyor yüzüme bakmaz
Doktorlar vicdansız içeri sokmaz
Malum maksure kaldım naçar giderim
Hastane âlemi bir büyük âlem
Allah göstermesin ecelsiz ölem
Başıma verdiler bir büyük zalim
Zalimler eline kaldım ne çare
Zalimdir doktorlar zulüm ediyor
Hademeler ayrı takip ediyor
Ne çare fırsat elden gidiyor
Allah yardımcımız kader böyledir
Asfalt olmuş hastanenin tabanı
Ayaklar kayarsa düşer adamı
Kimseler duymuyor benim nidamı
Sabır ver Allah’ım etme günahkâr
İkinci mevkiden bir bilet aldık
Hüseyin ile ikimiz arada kaldık
Yer göster diye kondüktör bulduk
Bize yer göster yahu birader
Kondüktör geldi de elini sallar
Ne yapayım birader Allaha yalvar
Söylediğin sözler ciğerim dağlar
Buda mukadderat bilmem ne çare
Hacı Ahmet beni eve götürdü
Bütün komşularım geldi oturdu
Gelenler hep benim halimi sordu
Kader böyle imiş çeker giderim
Mustafa sararmış gözüme bakar
Emine, Makbule göğsüne kakar
Pempe ile annesi dişlerin sıkar
Kader böyle imiş çeker giderim
Trene bindimde tren yürüdü
Müşteriler sağı solu bürüdü
Aralarda kaldım belim çürüdü
Kader böyle imiş çeker giderim
Bölge müdürümün ismi Celal’dir
Yediği içtiği bütün helaldir
Bunları yaptıran bütün Mevla’dır
Kader böyle imiş çeker giderim
Kesildi bacaklarım içim sızlıyor
Celal İlter bana haber yolluyor
Merak etme diye hatır alıyor
Kader böyle imiş çeker giderim
Celal İlter düşmüşlerin atası
Kısık çıkar hastaların sedası
Ecdadına olsun hayır duası
Kader böyle imiş çeker giderim
Yarım oldum bacaklarım sızlıyor
Çocuklarda evde baba bekliyor
Babası da yavrularını özlüyor
Kader böyle imiş çeker giderim
Başıma gelenler tarif edilmez
Hiç ahbaplar benim halimi bilmez
Yavrularım beni gözüyle görmez
Buda Allah’tandır bilmem ne çare
Ramazan geldi de orucu tuttuk
Ailemle beraber hep hasta yattık
Hiç kimse gelmedi bunaldık kaldık
Buda Allah’tandır bilmem ne çare
Bilmem ne çare ki felek ne etti
Gece yarısında dışarı gitti
Ufak su dökmek için serilip yattı
Kader böyle imiş çeker giderim
Yazar Kayserinin Yeşilhisar kazasının Köşk Mahallesi Pınar Sokağı No:24 de oturan Abdullah Lahap oğullarından Mustafa oğlu Bahri BONCUKOĞLU
Yazarın şiirle ilgili açıklamaları:
“Kıymetli okurlarım, yukarıda yazmış olduğum destanlarımdan anladığınıza göre Toprak Mahsulleri Ofisi Develi ve Yeşilhisar ajanslarında bekçilik ve kantarcı olarak 15 sene vazifemi seve seve yaparken soğuktan üşütmekle kangren adını taşıyan dermansız hastalığa tutuldum. Ufak ameliyatlardan başka tam Dokuz kere bıçak altına yatıp her iki bacağımı da Türk doktorlarının şanına yakışmayacak rüşvet istemek şekliyle kesilmesine sebep oldu.
Allah böyle derdine çareler bulamayan hastalığı düşman başına vermesin. Böylelikle hem bacaklarından oldum. Hem de vazifemden beş para almadan emekliye ayrıldım.”
Yazar Yaşadıklarını bu şiirle anlatarak sesini ve isyanını duyurmak istemiş ancak hayattayken başarılı olamamıştır. 31 Aralık 1961 cumartesi saat 23:20 de hayatını kaybetmiştir.