Mektuplar birikti çekmecelerde
Karanlık giyinen, zarfların hanesinde
Varılması zor ağır gidişlerin körfezinde
Gelgit yaşarken duygular…
Her kapı her pencere kaybolmaya gebe
Mevsimleri hüzün bilen, susuz kimsesiz mahallede
Her karşılaşma yeni vedaların evvelinde
Uzaklar kalın duvarları büyüten anne
Mavileri tarayan gökyüzü
Siyahları süren yer…
Güçlü bulutlar gizler sarsılan taneleri
Çekmecelerin sakladığı mektuplar gibi
İnce bir çizgi ahşap yüzeyinde
Yorgun bakışlar üzerinde…
Elinden tutan hayaletin avuntusu ile
Sabahı karşılayan korku
Mum kokulu odada
Loş ışıkların serpildiği masada
Durmaksızın sayfalar karalar
Boynu bükük küskün çiçeklerin gölgesinde
Bıçak ayırır geceyi şafaktan
Meçhul soruları şimdiki andan
Damlaların sükûnetle ıslattığı camdan
Geçmişin süzülen ruhu dolar fersiz odaya
Gönülde çırpınan bir güvercin durur hâlâ
Tutar ısınır sıcağıyla
Kırılan zaman şimdi raflarda
Kalbe yanaşan kayık
Karşılanan aydın yüz…
Sabah seheriyle varlığı aydınlatan
Kağıtlardan akan
Mutluluğa kanat çırpan… o ses…