Elleriyle göğü döven kadınlar nasıl görünür, bilir misiniz?
Dişlerini şiirin ruhu besleyen tınısıyla yıkamıştır onlar.
Göğüslerinde yaşamak sevinciyle yoğrulmuş leyleklerin kanat çırpışı duyulur.
Neden sonra ateşli bir hummada hasıl olan heyula gelip de
Etini kemiğinden
-Ve dahası-
Ruhunu bedeninden ayırmak ister.
Karanlık bir çölde imtiyaz tanıyan o suya bakar gibi bakar kadın Tanrı’sına.
Yok olup gitmek kaygısıyla, işte orada
Ellerin göğü dövdüğü her yer kanla dolu.
‘’Tanrı’m ben,
Ben ve bedenim
Ve de ruhumla gölgenizde haşr olmuşken
Her kim bakarsa bakmanın derinleştiği yerden
Günlerin batan güneşle noktalanan cümlesini,
Bizi,
Beni,
Kanlı elleriyle göğü döven kadınların
Sürgün edilmiş yurtsuzlarınkine benzer burun sızısını hatırlat onlara.’’



