Sustuklarına bir anlam veremeyecek kadar cahildim belki de.
Sustukların için de çok şey vardı aslında.
Aslın da hepsini biliyordum da…
Bazen sorular ağır geliyordu insana, bazen de cevaplar.
Neyin vardı senin?
Saçlarına aklar düşmüş, tenin kararmış, ökçen de nasır…
Neyin vardı senin?
Acıklı şarkıların, kirpiğin de yaşın..
Neyin vardı senin?
Soluğun kesilmiş, ruhun sıkkın, canından bezmiş..
Ve gerçekten neyin vardı senin?
Ne dalından kopardığın elmanın tadı vardı, ne tuzladığın eriğin..
Baharın geldiğine de sevinmiyordun, yağmurun yağdığına da.
Güneşin altın da çürüyordu en sevdiğin sandalye.
Yarım paket kalmış sigarana en ucuz şarap dökülmüştü,
Ve sen bunu da dert etmiyordun.
Neyin vardı senin?
Ya da aslına bakarsan, neyin yoktu senin?
Şefkatin, sevgin, aşkın, özlemin…