İçinde ifade edemediği eksiklik hissi vardı yine. Dudaklarına kilit vurulmuş, kimseye derdini anlatacak mecali yoktu. Her sorunu çözmeye çalışmak, enerjisini başkalarına harcamak, herkesin nabzına göre şerbet hazırlamak yormuştu onu .Hayatın tokadı umulmadık yerden gelip, sevdiceğini en iyi arkadaşını da almıştı elinden .Eve attı kendini… Güven, huzur, sadakat,tek sığınak eviydi. Girer girmez masadaki radyoya dokundu.
Ta uzak yollardan,
Koştum geldim senin kollarına.
İçimde yana hasretinle ben,
Baktım durdum senin yollarına,
Sensizlik bir ölüm sanki……
Katılaşmış çehresi yerinden kımıldamadı bile…Sadece gözlerinden yaşlar süzüldü…Süzüldü….
Sessizce yaşıyordu bu hayatı,kimseye zararı yoktu.Gülümsemeleriyle hüzünlerini saklamaya çalışırdı,yorgunluk gözlerinin içindeydi.Masallara inanmak onu epeyce yormuştu.Yatağına uzandı.Kaybettiklerini hatırladı tekrar.Bekledi….Anahtar sesini duymak için kulağı kapıdaydı.Uykuya dalarken kulağındakiler her zaman aynı şeydi.
“Ben yokken çok yoruldun,hadi uyu artık,ben burdayım….”