Artık düz cümleler kuruyorum
Pek iyi değil yalnızlığım
İki düz üç ters gelip geçiyor içimdeki yabancı
Bir perdeye firari bir mektup işliyorum
Tüm tahta bavulları kapattım
Bu yazlık ev,bembeyaz örtüler,şu pembe tonlu perde…
Aslında her şey imgesel absürt bir resimde
Artık düz cümleler kuruyorum
Birkaç bitki atıyorum içtiğim ıhlamura
Biraz kuşları öpüyorum
Ve öperken acıtıyorum onları
Kanatları kopuyor,elimde kalıyor tüyler
Bir kadın yarama merhem basıyor
Yakıyor genzimi,sürgün oluyorum
Çocukluğum geliyor aklıma
Birden kocaman dev gibi oluyor kollarım
Bir dev gibi sarılıyorum kendime
Acıyor eski yaralarım
Sarmaşık gibi dolanıyorum gözlerime
Bir yatak görüyorum , tabuta benzeyen
Ahşap masa,loş lamba…
Deli tortusu sayıklama…
Çılgın bir hezeyan …
Ve işte dokuz yaş…
Durmadan ağlayan evlat!
Artık düz cümleler kuruyorum
İki cümle arasında kısa molalar veriyorum
Virgül oluyorum , nokta ya da ayraç…
Ölü çiçekler kurutuyorum satır başlarında
Artık hiçbir şey ama hiçbir şey
Veyahut her şey değilim biliyorum
Bir kahramanı oluyorum adsız bir şeyin nesnesi olmayan
Boşlukta asılıp kalan , toz gibi dağılan
Sonra bir şeye benzemek istiyorum , şeylere
Duvarsız ev,derisiz parmak, gövdesiz ağaç…
Tanrım tüm duvarları gömmek istiyorum!
Başı sonu olmayan bir cümle kurmak istiyorum!
Hiç kimse gibi!
Devrik…
Engebeli, pütürlü,sıcak…
Dokunsan tüm dünya yıkılacak!