Yusuf uyanır.
Babası Yakub’a rüyasını anlatır.
Hz. Yakub rüyasını ağabeylerine anlatmamasını söyledi. Yusuf unutarak ağabeylerine anlattı. Yusuf’un kardeşleri aralarında anlaştılar. Yusuf’u öldürmeye çalıştılar. Hz. Yakup bir rüya gördü:
Yusuf bir sabah uyanır. Rüyasını babasına anlatır. Babası ağabeylerine anlatmaması gerektiğini söyler. Babası Yakub da bir rüya görür. Tur gibi ulu bir dağ, Yusuf nur gibi onun üstüne çıkmış. Kendisi bu dağda dolaşıyor, kuytu bir yerde ay yüzlü yavrusunu görüyordu. Birkaç kurt onu ortalarına almış, üzerine atlıyorlardı. Hz. Yakub uyandı. Hz. Yakup, oğlu Yusuf’a öğüt verdi. Hz. Yusuf ile kardeşleri bir kuyuya gelerek, yalan rüyalar anlatmakla suçladılar. Hz. Yusuf’u kılıçla öldürmeye kalkarken bir ihtiyar hesap sorar. Hava değişir, yıldırımlar, gök gürültüleri ortaya çıkar. Kuyuya atmaya karar verirler. Tanrı Cebrail’e emretti, Cebrail tutarak yere çarptırmadı.
Kuyunun içinde bir taş vardı, Bu taş gül bahçesi haline geldi. Yusuf’un kardeşleri, Yusuf’a ağladılar. Yusuf’u kuyuya attılar. Yatsı vakti babalarının yanında giderek “Yusuf’u kurt kaptı, kendisini parça parça ederek yedi, dedi.
Kardeşleri Yusuf’un gömleğine sahte kan bulaştırarak getirdiler. Yakub: Hayır. Nefisleriniz sizi aldatmış, bu işe sevk etmiş. Artık bana düşen ümit var olarak güzelce sabretmektir. Dağ üzerinde yağmur gök gürültüsü gibi çığlıklar kopararak ağladı.
Bir kafile kuyuya su çekmeye gelmiş. Sucularını kuyuya gönderdiler. Saka, kovasını sarkıttı.
Bir genç buldular. Kervan Yusuf’u köle diye Malik’e sattılar. Yusuf kaçmasın diye zincirle bağladılar. Nil’e ulaştılar. Malik’in evinde misafir olunca Yusuf’a hayran kaldı.
Yağız ata binen Züleyha güzel bir kadındı. Rüyasında Hz. Yusuf’u gördü. Bütün kısmetlerini reddetti. Bir Mısır azizinin karısı olacağını rüyasında görmüştü. Mısır azizi ile Züleyha mektuplaşmıştı. Nil’e gelin gitti. Azize Züleyha’nın geldiği söylendi. Aziz aşıktı. Birden Yusuf’la Züleyha karşılaştı. Züleyha’nın yüzü soldu. Yusuf’a yalvardılar. Züleyha ile Yusuf dertleşirdi. Yakub’un üzüntüsüyle oyalayarak Yusuf’u görmeye çalışırdı. Züleyha ağlayıp şarap içmek istedi. Yusuf şarabı kötüledi. Züleyha şaraptan vazgeçti. Dadı, Yusuf’u ikna etmeye çalıştı. Yusuf’a tesir etmedi. Yusuf, ters cevap verdi. Yusuf geceleri ibadet ederken Hz. İbrahim’in kitabını okudu.
Züleyha köşk Yusuf için köşk yaptırmıştı. Züleyha kapıları kapatarak şöyle dedi: Haydi yaklaş bana, dedi. Ama Yusuf, reddetti. İkisi kapıya koşturdular. Züleyha, Yusuf’un gömleğini yırttı. Kapıda Züleyha’nın kocasıyla karşılaştılar. Züleyha kendisi hakkında dedikoduları işitince onları konağına davet etti. Meyveleri soymak için bıçak koydurmuştu. Onlar meyveleri soyarken Yusuf’a: Çık onların karşısına, dedi. Yusuf’un güzelliğini görünce ellerini kestiler. Zeliha’nın sözü üzerine Aziz’e şikayet etti. Züleyha’nın iftirası üzerine Yusuf hapse atıldı. Hapishanede Yusuf mahkumların rüyasını tabir eder. Hapisten çıkan mahkuma efendisine bahsetmesini anlatır. Yusuf hapishanede 8 yıl kalmıştır. Bir gün hükümdar gördüğü rüyayı anlatır. Kahinler tartışırlar. O iki arkadaştan kurtaranı Yusuf’tan bahseder. Hapishaneye gidince Hz. Yusuf yorumlar. Hükümdar Hz. Yusuf’u özel danışmanı yapar. Hz. Yusuf hazine işlerinin sorumlu bakanı olarak görevlendirilmek ister.
Züleyha sarayında kimsesiz kaldı. Yusuf saraya dönerken birden durdu. Yanındakilere bir kadını sordu. Züleyha Yusuf’un yüzüne hayran hayran baktı. Yusuf, Züleyha’yı tanıdı.
Yusuf’a Züleyha -Ben zavallının isteğini tamamla. Son emelim şu: Kalan fani ömrüm artık sana hizmetle geçsin, der. Nikahlarının göklerde yapıldığını Züleyha’nın artık ona helal olduğunu anlatır. Bir gün Yusuf’un kardeşleri Mısır’a gelip huzuruna çıkarlar. Yusuf onları tanıdı, kardeşleri tanımadı. Kardeşlerinden babayı ve bir kardeşini getirmesini ister. Kardeşlerine yüklerini hazırlatırken su kabını öz kardeşinin yükünün içine koydu. Yusuf’un görevlileri hırsızlıkla suçladı. Kardeşleri karşı çıktı. -Kimin yükünde çıkarsa o mahkum olur, dedi. Su kabı öz kardeşinin yükünden çıktı. Kardeşleri onu değil de bizden birini alıkoymasını istedi. Eve dönüp babalarına anlatırlar. Üçüncü gelişlerinde, Yusuf şöyle der: -Ölen oğluna hala ağlıyor mu? Feryadı ve figanı kesilmedi mi? Söyleyin bana: O göz nuru evladına bir gün kavuşacağını umuyor mu?
Yusuf’a mektup verdiler. Yusuf mektubu okuyunca yüzündeki örtü açılır. Kardeşleri kendilerinden geçerek diz çökerler. Yusuf’a “Bu fesadımız bize gam, sana saadet getirdi. Olan oldu. Artık bu sırrı ellere duyurarak bizi rezil etme. Yakup da seni görünce bu geçmiş işi uygun şekilde idare et.”
Yusuf kardeşlerine ziyafet vererek altın işlemeli elbiseler giydirdi. Yusuf gömleğini verdi: ”Bunu peygambere verin, der. Yakub, gömleği yüzüne sürünce gözleri açılır. Kardeşleri Yakup’tan af diler Yusuf, annesiyle babasını tahtına oturttu. Hepsi onun önünde saygı ile eğildi.
Yusuf şöyle dua eder:
-Ya Rabbi! Sen bana iktidar ve hakimiyet verdin. Kutsal metinleri ve rüyaları yorumlama ilmini öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünya’da da ahirette de Mevla’m, yardımcım Sen’sin. Sana tam itaat içinde bir kul olarak canımı al ve beni hayırlı ve dürüst insanlar arasına dahil eyle!