Söyleyeceklerim birikti, birikmeye devam ediyor. Arada bir mesaj atıyorum sana, dönmüyorsun. Okunmamış mesajlar da birikti.
Bahçede oyalanmaya çalışıyorum. Ektiğim çiçekler boy attı, yaprak yaptılar. Ama, hiç açan yok. Niye ki? Bir Şeyler hep yarım, hep noksan. Bitecek mi bu kuraklık, kısırlık, tükenmişlik? Yoksa kayalar gibi, püskürük, katman katman, tortul…Hep böyle dağ dağ duracak, birikecek mi ? Bölük pörçük uykular… Rüya yok! Yüzünü hayal bile edemiyorum. Eski resimleri karıştırdım. Çoğu siyah beyaz. Sanki ilk kez görüyorum, sanki hiç yaşanmamış! Anlatacaklarım var, soracaklarım var, paylaşacaklarım var, hiç kimseyle paylaşamadığım.
Hani uyku tutmazdı bazı gecelerde beni. Sabaha karşı gelirdi deli soruların, akıllı cevapları aklıma. Yazardım uzun uzun. Sonra ilk sana gönderirdim. Hatta tek sana gönderirdim. Anlardın, çözerdin, yorumlardın…
Böyle gidilmez sanıyordum. Ne bileyim; sanki insan ölüm fikrine alışır, kabullenir, vedalaşır, vasiyetini yapar tevekkül eder diyordum. Hiçbiri olmadı gibi geldi bana. (İstemeden gittin!) diyorum. Oysa hepsini yavaş yavaş yapmışsın da ben kondurmamışım. Ne yaman bir çelişki içindeyim. Saçmalıyorum. Sadece ( Hayır! Hayır! Hayır!) deyişin kulaklarımda. Son anda vaz mı geçtin? Anlamıyorum!
Tutsaydım elini sarılsaydım, bırakmasaydım. Kalır mıydın? Oysa ben sana ( Git kızım !) dedim. ( Bırak kendini akışa, direnme! ) dedim. Demeseydim ne olurdu? Kalsan daha fazla katlanabilir miydin yaşadıklarına. Pes eden ben oldum, ben bıraktım elini. Ben vazgeçtim senden. GÜCÜM, DİRENCİM, SAVAŞIM BİTTİ! BANA ÖFKELİSİN BELKİ DE! BİLMİYORUM! Her geçen gün üzerimdeki göçük ağırlaşıyor. Bana; nerede, nasıl olduğunu söyle, ben delirmeden…Söyle! Lütfen söyle!
Yazıyorum, söylüyorum, kendi kendime konuşurken buluyorum kendimi; yolda yürürken, yemek yaparken, dolap düzenlemeye çalışırken… Yaşadığım duyguların tanımı yok, zaten birileri anlasın diye beklentim de yok. Günün ne bittiği ne başladığı saat belli. Artık tek bir bütün zaman var benim için. Şu an ile, son nefesimi vereceğim an arasına sıkışmış. Bana anlatman gerek bu süre içinde olanları. Hastaneden çıktıktan sonrası yok bende. Yok bende dediğime de pek inanma. Olanları ekranda izler gibi izliyorum, sadece benimle ilintisini çözemiyorum. Yapılması gereken ne varsa yapıyorum aslında. Az sonra uyanacakmış da; başka bir dünyada bulacakmışım kendimi. Onlarca cümle, yüzlerce kelime geçiyor aklımdan, Hiçbirinin anlamı yok. Sonra bir cümle takılıyor aklımın oltasına. Can veren balık gibi çırpınıyorum ucunda. Bir el beni avuçlayacak sanki su dolu bir kovaya atacak. Ya sonra? Sen anlat gerisi! Edalı , edalı; önemli cümlelerin altını çize çize, üstüne basa basa…Dedim ya! Seninle konuşmam gerek! Seni dinlemem gerek! En doğrusunu sen biliyorsun, sen anlat ne olduğunu!