Amacı gezip görmediği yerleri görmek, tatmadığı lezzetleri tatmak, tanımadığı insanlarla tanışmaktı.
Kıyıya köşeye koyduğu parasını bu gün için saklamıştı. Önce ülkesini sonra da diğer ülkeleri gezecekti. Yaşı artık orta yaşı geçmiş, kemale ermişti.
Haftalarca hazırlık yaptıktan sonra düştü yollara. Yollar onu, nereye götürürse orayı görecek, orada kalacaktı.
Otobüs onu Antalya terminalinde bıraktı. Elinde üç koca valizle, bir sarı taksiye atlayıp Kervan Otele gitti.
Otel falezlerin kıyısında, denize neredeyse sıfır bir konumdaydı. Gençten bir komi elindeki valizleri odasına taşıdı. Gence bir miktar bahşiş verdikten sonra akşam yemeği saatini sordu. Genç yemeğin 19.30 da başladığını, ardından eğlenceler tertiplendiğini de anlattı. Öyle ki adama eğlencelere katılması konusunda epey ısrarcı olmuştu.
Ayakları yolculuk sırasında şişmiş kabına sığmaz olmuştu. Hemen kendini ılık duşun altına attı. Dakikalarca duşta kalıp, rahatlamış olarak çıktı. Amacı akşam yemeğine kadar biraz dinlenmekti. Kafayı yastığa koyar koymaz uyudu.
Uyandığında saat 19’u gösteriyordu. Apar topar hazırlanıp yemek salonuna indi. Yemekler açık büfeydi. Tabağına yiyebileceği kadar yemek koydu.
Yemeğin ardından içilen rakı epey sarhoş etmişti. Üstüne bir de sazlı sözlü eğlence… Derken kendini odaya zor attı.
Sabah uyandığında yanında, yatağında bir kadın cesedi duruyordu. Geceden sarhoş olduğu için yerlere ve duvarlara sıçramış kanları fark etmemişti. Işığı bile yakmadan kendini yatağa atmıştı.
Sarı saçlı ceset gözlerini sonuna kadar açmış ona bakıyordu. Tüyleri ürperdi. Ağzından istemsiz bir çığlık koptu. Odanın kapısını açıp etrafa bağırmaya başladı.
-Birini öldürmüşler! Hem de benim yatağımda.
Yan ve karşı odadakiler sesi duyup dışarı koştu. Adam hala çığlık çığlığa bağırıyordu. Bir aralık baygınlık geçirir gibi oldu.
Otel kısa sürede polis kaynadı. Ceset İtalyan bir turiste aitti. Bekâr otuzlu yaşlarında bir avukattı.
Polis doğal olarak bizimkini gözaltına aldı. Bir yığın soruşturmadan geçti. Her şey onun aleyhine gibi görünüyordu.
Fakat bir polis vardı ki o bu işte başka şeylerin olabileceğine kafa yoruyor, arkadaşlarına belli etmiyordu.
Polis araştırmalarını derinleştirendi. Otele girip çıkanların listesi… Konukların ve çalışanların ifadeleri… Kadının bağlantı kurduğu kişiler, telefon kayıtları, HTS kayıtları, gitti barlar ve en kuytu köşelere varana kadar didik didik etti.
Aradan altı koca ay geçti. Bizim adam suçsuz yere altı aydan bu yana hapisteydi. Başına gelenlere inanamıyor, kimin bu işi yapabileceğine kafa yormadan da edemiyordu.
Acar polis memuru Haluk bu aralar otelde komilik yapan Enver adlı oğlan üzerinde soruşturmasını derinleştirmişti.
Enver beş yıl önce İstanbul’dan Antalya’ya taşınmıştı. Banka hesaplarında da epey bir parası vardı. Haluk paranın kaynağını araştırdı. Enver ailesinden miras kalan evi sattığını söyledi. Kayıtlar da Enver’in anlattıklarını teyit ediyordu.
Soruşturma bir kere daha çıkmaza girmişti. Haluk yine de Enver’den şüphelenmeye devam ediyordu. O günden sonra onu takip etme kararı aldı. Girdiği çıktığı, takıldığı insanları bir bir gözlemledi. Sanırım bir yere varıyordu.
Takıldığı insanlardan birinin uyuşturucu satıcılığından sabıkası vardı. Diğerleri ise sadece içiciydi. Satıcının adı Sercan’dı. Sercan iri yarı, kaslı, güçlü kuvvetli bir delikanlıydı. Ağzından küfür hiç eksik olmuyordu. Kaldığı yer falez taraflarında bir oteldi. Satışlarını geceleri o otelden yürütüyordu. Müşterileri genelde yabancı turistlerdi.
Bir gece Enver’i Sercan’ın yanında gören Haluk takibi sürdürdü. Sercan ile Enver o gece yanlarında iki kız ile bir gece kulübüne girdi. Komiser Halukta, tebdili kıyafet mekâna daldı.
Kızlarla epey eğlendikten sonra arka kapıdan başka odaya geçtiler. Orada epey kaldıktan sonra Enver yüzü kanlı olarak oradan ayrıldı.
Komiserin şüpheleri doğrulanmak üzereydi. O günün sabahında Enver’i karakola aldı. Sıkı bir sorgunun ardından tüm olanlar gün yüzüne çıktı.
Turist kız hem içici hem de kuryeydi. Yurt dışındaki örgütlere uyuşturucu temin ediyor ve kara para aklıyordu.
Enver bu kıza âşık olmuştu. Kızın yaptığı bu pis işi bırakmasını istiyordu. Fakat kız çok paranın verdiği rahat yaşamdan hiçte kopacağa benzemiyordu.
Enver’in niyeti ciddiydi. Amacı kızı karısı yapıp tüm kötü işlerden arınmak ve sade bir yaşam sürmekti.
O gece, kız mekândan patronuyla sarmaş dolaş çıktı. Bunu gören Enver’in kan beynine sıçramıştı. O gece onları takip etti. Kız geceyi adamın yanında geçirdi. Enver ertesi gün kızı otele çağırdı. Otelin arkasındaki depoda konuşacaklardı.
Konuşma bir anda tartışmaya dönmüştü. Kız Enver’i kışkırtıyor, öfkesini körüklüyordu. Enver dayanamayıp kıza okkalı bir yumruk savurdu. Kız yere düşerken başını sivri bir nesneye çarptı. Çarpar çarpmaz ortalık kan gölüne döndü. Kız maalesef oracıkta can verdi.
Enver kanı temizleyip, kızı gizlice o gün yerleşen yabancının odasına götürdü. Kan hala biraz damlıyordu. Kızı adamın yatağına yatırdı. Oradan gizlice sıvıştı. Merdivenlerdeki kanı temizledi. Hiçbir şey olmamış gibi işine devam etti.
Tüm olanlar açığa çıkmıştı. Olay bir aşk cinayetiydi. Katilde genç âşık Enver’den başkası değildi.