Yeryüzünde çocuk olmak ne zor şeydir. Oysa en mutlu, en saf, en temiz olunan yaşlardır çocukluk yaşları. Onları yetişkinler kendi elleriyle hunharca kirletirler.
Doğduğun aile, doğduğun coğrafya kaderindir. Sahiden de öyle. Hiçbir çocuk değiştiremez bunu. Babası kumarbaz, katil, anası randevu evi kadını olması onun suçu değildir.
Bir de babasız çocuklar vardır. Onlar toplumda hep hor görülmüş alaya alınmışlardır. Karnı tok sırtı pek akranları tarafından…’’ Bu çocukların anaları bu senin çocuğun, ona soyadını bari ver!’’ Dediklerinde: Erkek: -Çocuğun benden olduğu ne malum… Kim bilir kimden peydahladın.’’ Diyerek aşağılamaktan geri durmaz. Zavallı kadın dediğine demişine bin pişman halde geri döner.
Bir de savaş gören, bombaların altında yaşamaya çalışan zavallı çocuklarımız. Sorarım otoritelere: Ne suçları vardı o zavallıların? Çocuk olmaları mıdır suçları? Siz yetişkinlerin saçma sapan hırslarının ceremesini maalesef o günahsızlar çeker. Açlığın, yoksulluğun en dibini yaşar onlar.
Her çağda bu durum hep varoluştur. Ezilen daima günahsız çocuklarımız olmuştur.
Sorarım size? Savaşsız bir dünya, çocukların özgürce çocuk olabildikleri bir yeryüzünü çok mu gördünüz bizlere?