Günün erken saatlerinde, evde bir şeylerin yer kapladığını düşünen kadın atımlık eşyalardan kurtulmak için bahçe girişindeki çöp tenekesine doğru söylenerek yürüdü. Sorumsuz kocasına, hayta çocuklarına, fettan gelinine, bol kıyafetlere saklamak zorunda olduğu fazla kilolarına, her şeye…
Çöpleri atmadan önce elindeki romanın kapağına baktı. Yazarın profil resmi vardı. “Ne çirkin bir adam bu böyle!” diye düşündü.
Az buçuk Türkçesi ile üzerindeki yazıyı okudu. “Nobel ödülü”
Hiç ilgi çekici değildi.
Elindekileri çöp tenekesine atarken kuş gibi hafiflediğini hissetti kadın. Alnında biriken teri eteğinin ucuyla silip tekrar eve döndü.
Öğle vakti oradan geçen bir grup çocuk çöp tenekesinin kenarında ters bir şekilde duran kitabı fark etti.
Kitabı kapmak için yarışa giriştiler. Kazanan çocuk kitabı ayağıyla tepti. Yuvarlanan kitap toza çamura bulandı. Diğerleri yola devam ederken kitabı yerden aldı. Sayfalarını hızlıca taradıktan sonra çöp tenekesine doğru fırlattı.
Akşamüzeri bir sokak kedisi, saman yaprak ve mürekkep kokan nesnenin üzerine çömeldi, işedi. Ardından çöp dolu tenekeyi karıştırmaya başladı. Kafasını tenekeden çıkardığında ağzında tavuk kemiği vardı. Kemiğin uç tarafını dişleriyle küçük ve keskin parçalara böldü. Birkaç parça ağzının iç kısmına battı, kustu. Keyfi kaçtı. Çişini kokladı. Aynı yere biraz daha işedikten sonra gözden kayboldu.
Gece yere bakarak yürüyen bir kağıt toplayıcısı geçti yol kenarından.
Romanla birlikte birkaç karton ve plastik atığı çuvalına atıp arabasını çekmeyi sürdürdü…
SON