• Destek
  • Üye Ol
  • Yazar Girişi
  • Abone Ol
0 553 423 00 17 kibelekulturs@gmail.com
Kibele Kültür & Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
Kibele Kültür & Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
No Result
View All Result
Home Genel

Kurmaca Yazarı Kadınlar / Hatice Dökmen

Hatice Dökmen by Hatice Dökmen
8 Temmuz 2024
in Genel
0
Kurmaca Yazarı Kadınlar / Hatice Dökmen
0
SHARES
6
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Edebiyatın var oluşuna baktığımızda, ilk şair ve ilk yazar olarak tek bir isim görürüz. Milattan önce 2285-2250 yılları arasında yaşadığı düşünülen bu ilk edebiyatçının adı Enheduanna. Ve bu bir kadın. Buradan yola çıkarak şunu söyleyebilirim. Kadın her alandaki üretkenliğinde olduğu gibi edebiyatta da ilk üreten olmayı başarmıştır.

Buraya kadar her şey güzel ancak iş, eril düşüncenin egemenliğine gelince orada tüm doğrular çürütülüyor ne yazık ki. Her alanda ikincil olarak görülen kadınlar; edebiyat alanında da ikincil olma, küçümseme, yargılama gibi pek çok kodlanmış öğreti sonucunda kadının kalemini baskılamaya devam ediyor ve edecek. Her başarıyı, her madalyayı sadece kendi tekelinde bilen erkek hegemonyasının, kadını edebiyat anlamında da payelendirmeye hiçbir zaman gönlü elvermeyecek. Tıpkı Virginia Woolf’un dediği gibi. “Yazan bir kadına ne kadar büyük bir muhalefet olduğu tahmin edilebilir.” Ünlü yazarın daha o dönemlerde söylediği gibi bu muhalefet çok uzun yıllar daha kadının edebiyatçı yanını görmezden, duymazdan, bilmezden gelecek. Ki bu kör dövüşü için Virginia Woolf öngörülerini şu sözlerle dile getirmiş. “Benim açımdan kadınlar ve kurmaca, hâlâ çözümü bulunamamış sorunlardır.” Ve o günden bu güne değişen çok bir şey olmamış ve kadınlar edebiyat alanında hâlâ baskılanmaya devam etmiştir.

Kadın yazarı baskılayan en önemli faktör yargıdır. Bu yargı kadını toplum öğretileri çerçevesinde, toplum tarafından kabul görebileceği alanlarda yazmaya itekler. Toplumumuzda bir yazar olarak zaten içimizdeki editörün “El âlem ne der?” kıskacında hapsolurken, bir de kadın yazar olmanın kıskacında, “El âlem ne der, yazdığım kurmacalarımdaki kahramanlarımın ben olduğumu mu düşünürler, yaşananları benim yaşadığımı mı zannederler, kurmacamdaki düşüncelerin benim düşüncem olduğunu mu düşünürler?..” gibi pek çok iç sesimiz bizi belli şablonlar içinde yazmaya zorlar. Tabii ki sonrasında yazdıklarımızın toplum tarafından kabul görebilmesi için pembe pembe metinler üretmeye başlarız. Ancak iyi bir kurmaca bence hiçbir zaman pembe olmamalıdır. Çünkü yaşamın kendisi zaten pembe değildir. Eğer içinde bulunduğumuz kitlenin sosyal, kültürel ve siyasal yapısını irdelemek istiyorsak (ki bir yazarın temel amacı bu olmalı.) cicim cicim kurmacalarla, cicim cicim kahramanlarla iyi bir edebi yazı üretmemiz bence olası değildir.

İşte tam da bu noktada özellikle kadın yazarlar toplumun gerçeklerini kaleme almaya başladıklarında tukaka edilmeye mahkûmdur. Burada eril gücün büyük payı vardır elbette. Ancak ne yaman bir çelişkidir ki, kadın okurlar da dilini özgürce kullanan kadın yazarları topa tutabiliyorlar. O kadın yazarı; kadın düşmanı, erotik roman yazarı, hafifi meşrep bir kalem… gibi gibi pek çok etiketler ekleyerek ‘kötü yazar’ kimliğinde yaftalayabiliyorlar.

‘Kum Gibi’ adlı romanımda bunu yaşayanlardan biri olarak kadın okurlar tarafından topa tutulmak beni oldukça üzdü. Bu üzüntüm elbette ki kendi adıma değildi. Asıl sorun hemcinslerimin, düşüncelerini dahi eril doğruların çerçevesine hapsederek toplum gerçeği olan tecavüzü kurguladım diye beni tukaka ilan etmeleriydi. Daha önce de dediğim gibi gerçek yaşam pembe değil, cicim cicim hiç değil ve ben toplum gerçeklerini kaleme alan bir yazar olarak gerçekleri dillendirmeyi kendime görev biliyorum. Ve bu ilkelerimden hiçbir durumda vazgeçmeyeceğim. Bir diğer romanım olan ‘Salı Ertesi’inde ise küçük yaşta istismara uğramış bir erkek yazarın yaşam hikâyesini yazdığım için topa tutuldum. Neymiş efendim cinsel ilişkileri o kadar açık seçik yazmamalıymışım.

Şimdi bütün bu olanlar ülkemizin, güler misin, ağlar mısın hallerinden tipik bir durum aslında. Edebiyat var oldu olalı sayısız yazar bu konularda sayısız eserler üretti. (Özellikle erkek yazarlar demek daha doğru olur.) Ben ne ilkim ne de son olacağım ama buradaki asıl hassas nokta bu yazarın bir kadın yazar olmasında yatıyor. Erkek yazarın tukaka edilmediği bir konu üzerine kadın yazar bir eser üretince ne yazık ki tipik bir ‘Vurun kahpeye’ baskısıyla karşı karşıya kalıyoruz.

Kadına ve çocuğa şiddet konularında oldukça hassasım ve kurgularımda bu konuları ele almayı daha önce de dediğim gibi kendime bir görev biliyorum. Bunun için de kadının özgürlüğünün kadından geçtiğine inananlardanım. Dilimize pelesenk olmuş ‘erkek şiddeti’nin son bulması için öncelikle biz kadınlar kendi gücümüzün, yeteneklerimizin, misyonumuzun farkına varıp kendimizi her alanda donatmalıyız ki; her türlü şiddeti ortadan kaldırabilelim. Unutmayalım ki, geleceğin insanlarını biz anneler yetiştiriyoruz. O mini minnacık çocuklarımızı hamur gibi yoğurup biz şekillendiriyoruz. Hasılı gelecek nesilleri biz kadınlar inşa ediyoruz. Ve böyle bir çağda bile hâlâ, kadına ve çocuğu şiddeti konuşuyorsak bunda bizim payımız büyük. Ve hâlâ bir kadın yazarı, bir erkek yazar gibi özgür yazıyor diye mahkûm ediyorsak bu da bizim özrümüz.

Kadın olmak zaten başlıca sorunumuzken, bir de kadın yazar olmak elbette ki zor. Bunun için çok güçlü olmak gerekir. Virginia Woolf, kitabına da adını verdiği bu konuya şöyle bir açıklık getirir.

“Eğer bir kadın kurmaca yazacaksa, parası ve kendine ait bir odası olmalıdır; ve göreceğiniz gibi bu, kadının gerçek doğasına ve kurmacanın gerçek doğasına dair büyük sorunu çözümsüz bırakmakta.” Kendine Ait Bir Oda / Virginia Woolf

Buradan çıkarım yapmak istersek. Kadının maddi özgürlüğü her alanda kendini özgür kılacağı gibi yazarlık yolculuğunda da özgür kılacaktır. İşte bu safhada kadın yazar; kocam ne der, çocuklarım ne düşünür, komşum beni ne zanneder gibi safsatalardan uzak, kendi içinden geldiği gibi kurmacalar yazarak özgün eserler çıkarabilecektir. Tabii ki öncelikle birilerinin kızı, eşi, annesi gibi kimliklerinden önce kendi kimliğini edindiği sürece.

Edebiyatla kalın.  

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Previous Post

Aklımda

Next Post

Mario Levi / Dilek İşcen Akışık

Hatice Dökmen

Hatice Dökmen

Hatice Dökmen 2010’lu yıllarda katıldığı pek çok yazarlık atölyelerinden sonra; Sevengül Sönmez’in eğitmenliğindeki Yayıncılık Editörlük Atölyesi Sertifika Programı, Selahattin Özpalabıyıklar eğitmenliğindeki Derin Editörlük Sertifika Programı ve Mastercamp (Harvard Üniversitesi Sertifikalı) Usta Yazarlarla Yazarlık Akademisi gibi programlardan eğitim aldı. Çeşitli öykü yarışmalarından mansiyon ödülü aldı. Lions Dernekleri öykü yarışmasında ve Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi öykü yarışmasında birincilikle ödüllendirildi. Kahramanlar Öykülerle Yaşar, Hayata Tutunma Öyküleri, Son Gemi Antoloji 1-2, Kedi Öyküleri, Sadık Dostlara, Kaynana Şekeri, Kadın Öyküleri, Aşk Var Düşersen, 21 Kadın 21 Öykü, 22 Kadın 22 öykü, 23 Kadın 23 Öykü, Fenministadftest Kadın Kitaplığı, Feminenartfest2022 Kadın Kitaplığı, Kahraman Ferdinad, Lilith Öyküleri, Mitolojik Öyküler, Cumhuriyetin 100. Yılında 100 Kadın Yazar gibi öykü ve Cemal Süreya, İstanbul-Selanik Hattı, Benidorm İstanbul 2020 Türk Şairler Seçkisi gibi şiir kolektifi kitaplarında yer aldı. Varlık, Kibele, Kurşun Kalem, Deliler Teknesi, Edebiyatist, Son Gemi, Lacivert, Galapera, Rıhtım, Edebiyat Nöbeti, Karakedi, altZine, Gezite, Kirpi Edebiyat, Gün Dökümü, Temrin, Yazı-yorum gibi pek çok yerde, öykü, şiir ve denemeleri paylaşıldı. Kibele Kültür & Sanat Dergisinin imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü olmakla birlikte; derginin “Kibele Edebiyat Antolojisi-1- Dünyada ve Türkiye’de İlkler” ve “Kibele Edebiyat Antolojisi-2- Sözcüklerin dansı” adlı kitaplarını derledi. Yazarlık Atölyesi eğitmenliği ve editörlük çalışmaları yapıyor. Yayımlanan kitapları: Güneşe Saklanmak (Şiir) - Sağır Kurbağanın İzinde (Öykü) - Sığ Sulardan Okyanusa (Şiir) – Gri Çığlık (Öykü) - Kum Gibi (Roman) - Kemik Çayı (Öykü)- Salı Ertesi (Roman) - Âdem’in İzleri (Öykü )- Dil Ucundan Kalem Ucuna (Deneme) – Âdemelması (Roman) - Kibele Edebiyat Antolojisi-1- Dünyada ve Türkiye’de İlkler (Derleme) - Kibele Edebiyat Antolojisi-2- Sözcüklerin Dansı (Derleme) – Atasözleri ve Deyimlerle Öğretilmiş Cinsiyet (Kişisel Gelişim)- Unut Kuşu (Öykü) – Pelerinsiz Kahramanlar (derleme-anı)

Next Post
Mario Levi / Dilek İşcen Akışık

Mario Levi / Dilek İşcen Akışık

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result

Hakkımızda

Kibele Kültür Sanat Logo

Kibele Kültür Sanat

Merhaba sevgili okur.

Mitolojide Tanrıların anası olarak bilinen Tanrıça Kibele’nin anaç, üretken, hayatın devamını sağlayan özelliklerinin uğruna inandık. Ve onun adını kullanıp Kibele Sanat olarak edebiyatta biz de varız dedik. Edindiğimiz misyonla amacımız; bizden önceki kalem ustalarımızın bayrağını, gelecek kuşaklara ulaştırmak. Çünkü edebiyat dünya tarihini içinde barındıran devasa bir ansiklopedidir… Devamını Oku

Arşivler

  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023

Kibele Kültür Sanat Logo

Kategoriler

  • Anlatı
  • Araştırma
  • Deneme
  • Genel
  • Hakkımızda
  • İnceleme
  • Kitap İncelemeleri
  • Masal
  • Öykü
  • Roman
  • Şiir
  • Sinema
  • Sizden Gelenler
  • Söyleşi
  • Tiyatro
  • Yeni Çıkanlar

Son Yazılar

  • Çocuklar Ninniyle Değil Ağıtla Büyüdü
  • Dal Dal Limon / Galip Uçar
  • Gülbahar Hanım
  • Unutmam Mümkün Değil / Hatice Erdemci
  • Ranga Guru’nun Fırçasından Hayatın Renklerine Düşen İzler / Esma Obut Yokuş

Copyright © 2024 Kibele Kültür Sanat. Tüm Hakları Saklıdır.

No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol

Copyright © 2024 Kibele Kültür Sanat. Tüm Hakları Saklıdır.