Her insanın içinde iyi ve kötü vardır ve bizi iyi yapan; bilerek ve isteyerek içimizdeki o kötülüğe teslim olmayışımızdır. İyilik iyi hissettirir, bu bir seçimdir!
Son yıllarda bir avuç meraklı insanın küçük bir deney alanı gibi değil mi içinde bulunduğumuz yuvarlak küre! Algı oyunları ile manipüle edilen bireyler kendi zihin hapishanesine sıkışmış durumda. Teknoloji çağı ile gelişen her şeyin dijitale dönmesi, bir yandan hayatı kolaylaştırırken, bir yandan sanal gerçeklik ile yalnızlaştırma politikası başladı. Daha kolay yönlendirilebilir oldu insanlar. Buna hizmet eden uzman adı altında bulunan kişiler de bilerek ya da bilmeyerek, vaazlar vererek bu durumun parçası oldu. Her şeyi sorgulamaya, düşünceleri kontrol etmeye, duygularla savaşmaya başladık. Her an mutlu olmak bir görev haline getirildi!
Kişisel gelişimde aslında farkındalıkla şimdiki anın yaşanması hedeflenirken, dezenformasyona uğramasının amacı insanları yalnızlığa iterek travmatize etmek olabilir mi? İçinden geçtiğimiz süreçlerin arapsaçına dönmesine sebep… Mutsuz ve yalnız insanlar, istenilen kollektif bilincin oluşması için daha uygun niteliktir belki de…
Hepimiz geçmiş günleri düşünürken; eskiden insanların daha sevecen, sabırlı ve anlayışlı olduğunu anlatıyoruz. Sosyal medyadan çok önce… “Eskiler mi güzeldi, eskiden mi güzeldik!” Tahammülsüzlük ve bencillik, kıskançlık ve gösteriş, mutsuzluk ve depresyon, teknoloji ile mi yaygınlaştı? Gördüklerimiz ve duyduklarımızın ne kadarı gerçeği yansıtıyordu? Hoşgörü ve iyi niyet; görünmezlik kılıfı altında cesaret bulan siber zorbalar tarafından yok ediliyordu.
Algı oyunları ile duygular kontrol edilirken sistemli bir şekilde yalnızlığın içine sürükleniyor insanlar. Yalnızlık bir seçimken güzeldir! Kendine yetebilen insan bu yönde başarılı olabilir. Fakat fazla duyarlı ve hassas olanlar için sıkıntılı süreçlerin başlangıcıdır. ‘Sen güçlüsün… o ilişki gerçek değil…dostluk böyle bir şey değil, aşk bu değil…’ diye, insanları bir çırpıda hayatlarından çıkarmaları tavsiye ediliyor. ‘Sil gitsin!’ Kimse kimseyi olduğu gibi kabul etmiyor, kendini bile! Özel durumlar vardır elbette ama yıllar içinde gelişen ilişkiler, kurulan dostluklar, bir kalemde harcanmak için yaşanmadı! ‘Bir gönül inceliğidir bir insana değerli olduğunu hissettirmek.’ Karşılıklı alma verme dengesinden uzak, ‘hep bana’ diyen bencillik yüklendi sinsice farkında olmayanlara. Sistematik bir yalnızlık silsilesi başladı.
Hata yapmak insana mahsustur ve hayatı deneyimlerken doğruyu öğrenir insan. Yaşanan her deneyimle büyür ve şekillenir. Eğer size karşı yapılan yanlışlar alışkanlık haline gelmişse aslında bir sorun vardır. Herkes özünde değerlidir ve sevgi emek ister. Sağlıklı ilişkiler kurmanın yolu, sağlıklı iletişimden geçer. Açık ve net olmak her zaman, her türlü ilişkinin dürüst yaşanması için tek yoldur. Ama günümüzde konuşmadan anlaşılmayı bekliyor herkes! Ego, zihinleri ele geçirirken, kişi tüm seçimleri kendisinin yaptığını zannediyor. Ne yazık ki iç sesin her zaman doğruyu söylemiyor! Bu belki de toplumun dayatması sonucu ortaya çıkan sesler korosudur… Sen kendini hatırla!