“Yalandan kim ölmüş” dedi sırıtarak,
İçimden “ Ben” dedim.
Kimse duymadı sesimi!
Haliyle, fark etmediler öldüğümü…
Geriye doğum günlerinde,
Küçük kâğıtlara yazılmış,
Pasta ile ikram edilen,
Özlü, güzel, boş sözler kaldı.
Hani, o an seni mutluluktan,
Sonrasında ise, acıdan öldüren cümleler.
Bazen dostlar, unut gitsin yaşananları,
Yak gitsin diyorlar resimleri.
Bense kül renginde, onlara diyorum ki;
Yaksam ne olacak resimleri?
Aklımdakileri kim yakacak?
Bu kalp, burada durdukça,
Ne yazık ki, dediğiniz olmayacak.
Bir et dokunacak, bir zaman sonra
Mutluymuş gibi olacak ruhum.
Gidecek sonra, geç oldu deyip
Gecenin bir vaktinde yeniden,
Ruhum, onu aldattığını sanacak,
Dönsün isteyecek her şeye rağmen…
Geç kalmışım bütün duraklara,
Bütün randevulara.
Kalabalığın içinde öylece kalakalmışım.
Bir şey içer misiniz sorusuna,
Hep, birini bekliyorum cevabını vermişim.
Ne gelen var, ne gelmekte olan…
Vladimir ve Estragon, “Godot’u” bekliyordu.
Gelmeyeceğini bile bile…
Ya ben?
Keşke bir adı olsaydı beklediğimin,
Belki de o zaman, daha kolay olurdu ölümüm…
Eyüp Toru