ELVEDA
İliklerime kadar kedere bulanmışım. Ne yatabiliyorum, ne yemek yiyorum, ne de başka bir şey… Bomboşum. Gözlerim saatlerce bir noktaya dikili… Kimle yaşadım bunca yılı? Gerçekten o var mıydı hayatımda?
Göz çukurlarım kederden mosmor? Sormasınlar istiyorum. Konuşmasınlar benimle. Bakmasınlar kederli gözlerime. İncinmiş bedenimi tekrar tekrar incitmesinler. Üzülmesinler benim için. Tekrar tekrar üzmesinler beni.
Dünyanın renkleri solmaktan da öte kararmış. Koskoca bir boşluk oburca bedenimi yutuyor. Her boşanan çifte olur mu bilmiyorum? Sormuyorum geçen yıl boşanmış Fahriyeye, sana da böyle olmuş muydu diye?
Şarap şişeleri amacının ötesinde sağda, solda, yatağımda, banyomda… Onları kadehsiz içmişim tıpkı hayatım gibi.
Oysa bundan iki yıl önce her şey çok farklı. Hayat daha yaşanılasıydı. Ne olduysa o gece oldu. Aylardan aralık. Her yerde kar var. Ellerim, ayaklarım tıpkı yüreğim gibi buz kesmiş.
‘’Her şey burada bitmeli. Kendi hayatımı yaşamalıyım. Başka bir ülkede, adı sanı duyulmamış bir kentte.’’
Kekeleyerek soruyorum:
-Mutsuz muydun?
Cevap dakikalar sonra kapıda:
-Önemi yok. Ben gidiyorum. Kaybettiğim beni bulmaya.
Yolun açık olsun diyemiyorum. Ben sessiz, ev sessiz sessiz…
Kapı ardına kadar açılıp, öylesine kapanıveriyor. Ardında beni bıraktığını unutarak… Sessiz çığlıklarım karanlığa karışıyor. Ben duymuyorum, geceler sağır ve dilsiz…
Öylece bitiveriyor her şey. Yaşanmışlıklar var mıydı? Bilmiyorum. Hiçbir şey hatırlamak istemezken, tüm evliliğim geçiyor gözlerimin önünden. Ağlamaya mecalim yokken sel oluyor gözyaşlarım. Gece bana yabancı, ben her şeye…
Devamındaki günler de farksız ilk günden. Daha dün çıkmıştı sanırsın bu kapıdan. İnanmak istemezsin. Kendine koca koca yalanlar söyleyip, kâbus dolu uykunun kollarında bulursun seni. Sanırsın uyandığında her şey bir yanılsama, bir rüyaymış. Hayır, hiçte değil.
Odandaki tüm eşyalar bir karabasanca sına çöküyor, iman tahtana. Yattığın ya da yatamadığın yatak küflü birer çivi… Deliyor, deliyor, deliyor… Yaralarından akan kan leş kokan cerahat… Acıyor, kanıyor, çürüyor… Sonra tekrar, tekrar…
Sen bu ruh halindeyken, bir de bakıyorsun başkası var kollarında. Gülüşüyorlar, kolları birbirine dolanık…
Arada kadın öpüyor, sonra da diğeri. Görmüyorlar seni, hatırlamıyorlar eskileri. Aldırmıyorlar soğuğu…
Ve sen! Vedalaşamadığın akşamı düşünerek elveda diyebiliyorsun. Elveda…