Evler sıcaktır ve aydınlık,
Ben karanlığı severim.
Şimdi evden çıkma zamanı,
Üzerimde yıldızlar ve tren sesleri içinde.
Meteliksiz ve yersiz yurtsuz olmak,
Zamansız gitmek.
Başı boş bitkin, çekmek gökyüzünü ve uçmak havalara,
Sadece sevgi, şiir ve müzik.
Her yanımız özgürlük,
Binmek trenin bir yük vagonuna.
Ve gitmek San Fransisco’ya.
Geceden esen ve çok uzaklardan gelen,
Tibet’ten, Çin’den Hint ellerinden.
Bir rüzgar okşamalı tenimi,
Dışlanmış olunan şehirlerden.
Savaş makinelerinden uzak,
Barış naraları ve zevk çığlıkları içinde.
Sevişmek hayatın kendisiyle,
Çimentolar Alüminyumlar yerine.
Upuzun çayırlar ve tahta evlerde,
Bir ateş yakarak ısınmak.
Savaşlardan dönüp de geçen ordulara,
Taş atmak saklanılan bir merdiven altından.
Petrol, Taş, Elektrik ve şehirli her şeye tapanlara karşı,
Uçmak bir deniz kenarında zevk ve sevgiyle dokunmuş bir kilimle.
Bağırmak özgürlük diye,
Şiir okumak ve müzik çalmak,
Özgürlük dolu.
Sonunda barışı ve özgürlüğü anlatıp dünyaya,
Dönmek tekrar ana kucağına.
Tüm dünyanın yükünden kurtulmuş olarak,
Bir Uzakdoğu ejderhası uçarcasına.
Hafif ve hırçın şekilde,
San Francisco’dan Liverpool’dan geriye.