İŞİN ASLI
İşin aslı dostum,
işin aslı bayağı pis kokuyor şimdi.
Ben birlikte çoğalırız sanarken,
sen kendi yalnızlığını parlatmışsın-
öyle de bir yalnızlık ki,
anca başkalarını yok sayınca büyüyor.
Ben aynı pencereden bakıyoruz derken,
sen çoktan o pencereye perde çekmişsin.
Kendi uydurduğun basit dünyanda
bana hiçbir köşe bırakmadan,
kuyumu kazar gibi sinsilikle silmişsin adımı.
Zerre utanmadan.
Gidişin bile tıpkı senin gibi oldu:
ne ses, ne iz, ne veda-
adeta kendi yokluğuna methiye yazar gibiydin,
heybende hiç kelimen olmadan.
İşin aslı dostum,
işin aslını şimdi idrak ettim.
Daha yeni tanıdım seni;
hem de gidişinle değil,
aslında hiç gelmeyişinle.
Meğer yanında taşıdığın tek sadakat,
menfaatinin takvimine bağlıymış.
Ben seni kendime ortak sayarken,
benim aklım seni hep bir fazla saymış.