Yasaklar insanın dünyada varoluş sürecinin başlangıç noktasıdır. Yaradılıştan bu yana insana tatlı gelmiştir.Yasak ,çoğunluğun azınlığa bir tahakkümüdür.Kimisi yasaklara harfiyen uyarken,kimisi de:”yasaklar delinmek içindir”der,bildiğini okur.
Yasak gelir gelir bizi ikilemde bırakır,iç sesimize sordurur:”Acaba yapsam mı?,Yok yok gerek yok,ama istiyorum,hadi ya bir kereden bir şey olmaz.”Çocukken aileden gelen yasaklar;Sigara içme! Daha az ye! Kadına bakma! Kafanı kaldırma! Toplumun getirdiği yasaklar,tramvaydan sarma! balık avlamak yasaktır!
Basit bir psikolojik deneyde bile insanın kendini bir şeyden mahrum bırakmaya çalışması,o şeyi daha çok istemesine sebep oluyor.Tartışmalarda başa çıkamadığımız durumlarda da ikna etmenin yerine”yasak”diyebilmenin gücünü seviyoruz.Kuralsızlığın peşine düşmek macera olabiliyor bazıları için.
Arkada kocaman bir pankart,”Sigara içilemez” Dürtüler hemen devrede…İnadına önünde içenler var o sigarayı.Sonrası….Var olmanın dayanılmaz hafifliği…Hayatın kuralları içinde kuralsızlığı,birilerinin gösterdiği ya da çizdiği noktalar üzerinde yaşamayı reddedip kendi deneyimlerimizle yaşamak…Yasak olanın çekici olduğunu anlatan evrensel kurallar.
Aşk-ı memnu…Kökeni Arapça olan kelime.Dilimizdeki adı yasak aşk.Dünyada geçmişten geleceğe her daim en çok revaçta olan yasak.Yasak olan aşk heyecanlı ve güzel oluyor diye yola çıkılan bu ilişkiler, bazılarında kalıplaşmış yasak sevdalara dönüşmüş.Uğruna edilen yıldızlı yeminler çıkmaz yolun son Çarşambası gibi.
Cezayı göze alabilene,yasakları delebilene kifayetsiz her şey.Bu ister sigara olsun,ister av,ister aşk…