Yanaklarım hep biraz dehşet kırmızısı
Rüyalardan güne sızar ya
Ölümü açığa çıkararak
Sonsuz kara çocukluk yaşantısı
Vahim olaylar mertebesinde
Kendini güçlü saydığında
Söyle bana
Gene de bir omuz aramadı mı başın
Şimdilerde sen umarsız bir kuşsun
oradan oraya uçuşur durursun
İstediğin kadar kapat kendini odalara
Zaman geçer, su durulur, sen de bu dertten kurtulursun
Biliyorsun düştüğün yer senin yuvan değil!
Gün gelir gökler göğüne kurulursun
Hep aynı hayallerle sığındığın sığınaklar
Artık hepsi birer sağanak oldular
Bu sular zamanla bugünün karanlığını da durular
Fotoğraflarda yalnız küskün bakışların kalır.
Duru bir unutuş umduğum
Rutin dinginliğinde göğün
Peki öyleyse alıkoyan ne
Şeffaflığına varmanın
Saydam sarı kış büyüsünün
Sizin çocukluğunuzdan geriye ne kaldı
Yaldızlı karneler mi
Belki de bir yara izi
Hıncıyla canına okuyarak
Geçmiş yazdan kalma Ege denizinin
Bende yok sayılmaya çalışılan
Çaresiz bir parçası hayallerimin
Şimdi kalbimin salonuna
Kaç fırın taşısam da
Çocukluğumun buz mavi titrek gecelerini ısıtamam sanki.
Çekinme, tartış benimle
Noksansızlıktan türlü argümanlar türet gerekirse
Şimdi ben yetim bir çocuktan başka neyim
Kendi kendimi rastgele bir cami önüne
Bırakmayı çok istedim.