Sevgili Bilgisayarım sana anlatacağım masalım günümüzde geçiyor. Bir varmış bir yokmuş Hindistan’ın güney doğusunda Tamil Nadu’da altı kardeşiyle yaşayan siyah kabuğunun üzerinde güzel sarı kelebek şeklinde işaretleri olan Krishna adlı bir erkek Hint Yıldız Kaplumbağası varmış. Yedi yavru kaplumbağanın en sevdiği yemekler kışın ve yağışsız yaz mevsiminde yapraklarını döken sandal ağaçlarının bahar ayında koyu yeşil üzerinde noktalar olan yapraklarının içine yeşilimsi beyaz çan şeklindeki çiçeklerini koyarak sardıkları yaprak sarmalar, yapraklarını ve çiçeklerini kavurarak yaptıkları yemekmiş. Sandal ağacının tomurcukken dik olgunlaşınca salkım salkım sarkan çiçeklerini taze taze salata yapıp yemeyi de severlermiş. Ağaçların yapraksız ve çiçeksiz olduğu zamanlarda da bulabildikleri otları haşlar veya kavurarak yerlermiş. Eğer karınları çok acıkmış, pişmesini bekleyecek sabırları kalmamışsa onlardan çabucak salata yaparlarmış. Derken gel zaman git zaman Tamil Nadu’da sandal ağacı plantasyonu oluşturulmuş. Doğada kendiliğinden yetişen sandal ağaçları Hindistan ekonomisinin gelişmesi için artık insan eliyle çoğaltılmaya başlamış. Tamil Nadu’da yaşayan Hint Yıldız Kaplumbağaları mevsiminde yaprak ve çiçek bulmakta zorlanır olmuşlar. Otlar kaplumbağa popülasyonunu doyurmakta yetersiz kalmaya başlamış. Aşağıya insanların yerleşim yerlerinin yakınlarına yiyecek bulmak için inmeleri gerekliymiş. Hint Yıldız Kaplumbağaları Akdeniz Kaplumbağalarına göre daha utangaç mizaca sahip olduklarından ilk başta insanların yakınına gitmekte zorlanmışlar. Ama aç açına da yaşanmıyormuş.
Krishna kardeşleri arasında en gözü kara olanıymış. Sadece insanların yerleşim yerlerine yaklaşmakla kalmamış yol kenarlarına kadar inmiş, orada bol miktarda köpeklerin kurumuş dışkılarını görmüş, yenilebilir olduklarını test etmiş. Müjdeyi vermek için olabildiğince hızlı ormana kardeşlerinin yanına dönmüş. Kardeşleri ertesi sabah erkenden onunla yol kenarına ineceklerini söylemişler. Hint Yıldız Kaplumbağaları yağmurlu mevsim dışında kuru sıcak havalarda sabahın erken saatlerinde ve alacakaranlıkta yiyecek aramaya çıkar günün geri kalanını genellikle yuvalarında uyuyarak geçirirlermiş. Yağmurlu mevsimdeyse günün büyük bir kısmında dışarıda olurlarmış. Şimdi kuru sıcak mevsimde olduklarından günün küçük bir bölümünü dışarıda geçiriyorlarmış. Ertesi sabah erkenden Krishna kardeşlerini uyandırmış. Ama kardeşleri dün çok yorulmuş olduklarını aşağıya inecek hallerinin kalmadığını artık bir sonraki gün onunla gideceklerini söylemişler. Krishna çaresiz tek başına bok yemeye gitmiş. Ertesi sabah kardeşleri yine yol kenarına inecek hallerinin olmadığını büyük ihtimalle bir sonraki gün güçlerine kavuşabileceklerini söyleyince Krishna kardeşlerinin kendisini oyaladıklarını hiçbir gün bok yemeye gitmeyeceklerini anlamış. Tam yuvadan çıkıyormuş ki en iyi anlaştığı kardeşi Taara onunla gelmek istediğini söylemiş. Buna çok sevinmiş Krishna: “Ne iyi karar verdin. Gör bak konuşa konuşa öyle çabuk ineceğiz ki aşağıya şaşacaksın. Hele boku öyle lezzetli bulacaksın ki tadı damağında kalacak” demiş. Böylece iki kardeş dönüşü olmayan o yola girmiş. Çünkü oranın yerlisi bir adam pusuda onları bekliyormuş. Kaplumbağalar yol kenarına indiklerinde saklandığı yerden çıkıp onların üzerine ağ atmış. Zavallı yavrucaklar neye uğradıklarını şaşırmışlar. Meğer adam günlerdir Krishna’yı gözlüyormuş. Küçük bir bulucu ücreti karşılığında onları yakalayıp toplayıcıya vermek üzere tutulmuş. Krishna ve Taara’yı kaçırılmış çok sayıda yavru kaplumbağanın toplandığı o yere götürmüş. Zavallıcıkları sebze kartonlarında üzerlerini görünmeyecek şekilde kapatmış olarak ihracatçıya vermiş.
İşte asıl yolculukları böyle başlamış. Yasal boşlukları çok olan Endonezya’ya uçacaklarmış. Havaalanı personeli narkotik ve metal nesneler aramak için eğitilmiş olduğundan kolayca uçağa geçmişler. Uçak indikten sonra gümrükten geçmeleri de zor olmamış. Kaplumbağaların bir kısmı Endonezya’da satılacakmış. Krishna ve Taaranın aralarında olduğu kaplumbağaların büyük bölümü için yolculuğun diğer ayağı başlamış. Daha yüksek fiyatlarla satılacakları Türkiye’ye uçacaklarmış. Ama önce sebze kutularından çıkarılıp valizlere konulmuşlar. Krishna kardeşini bu yolculuğa sürüklediğine inanıyor, bundan dolayı vicdan azabı çekiyormuş. Saatler geçtikçe suçluluk duygusu artmış. Yetişkin bir kaplumbağa olamadan kabuklarının üstündeki sarı işaretlerin yıldız ışınlarına doğru genişlediğini göremeden ölüp gideceklerini düşünmeye başlamış. Rakip erkeklere çarparak onları sırt üstü çevirerek dişileri için rekabet edemeyeceğine hayıflanmış.
Türkiye’ye indiklerinde de hiçbir problemle karşılaşmaksızın havaalanından çıkmışlar. Tüccara valizler teslim edilmiş. Tüccar valizleri açtığında karşılaştığı manzara korkunçmuş. Kaplumbağaların kimisi kabuklarının çatlamasından kimisi de havasızlıktan boğularak ölmüş. Pek azı hayatta kalabilmiş. Krishna’nın sevgili kardeşi Taaranın da o güzelim kelebek desenli kabuğu çatlamış. Krishna ağlamış ağlamış. Hayatta kalanların kimisi üst solunum enfeksiyonu yolu enfeksiyonu kimisi de göz enfeksiyonundan mustaripmiş. Krishna bacakları bağlı zorlukla nefes alabildiği sıkışık bir ortamda saatlerce uçmaktan bitkin durumdaymış.
Krishna’yı satın alan kadın onu beş yaşına kadar içerisinde rahatça yaşayacağını söyledikleri 122cm. uzunluğunda 61cm. genişliğinde sürgülü cam kapılı ahşap bir vivaryuma koymuş. Vivaryumun önündeki camlar dışarı çıkmaya çalışıp kendine zarar verebilir diye dışarıyı göstermiyormuş. Krishnanın hapishanesi gece sıcaklık 20-22 derece altına düşmeyecek şekilde ısıtılıyor; gece boyunca havanın nemli kalması için uyku alanındaki bitki püskürtücüden ılık su püskürtülüyormuş.
Krishnanın günlük menüsü taze otlar ve çiçek alternatiflerini içeren çok sağlıklı bir menüymüş. İçinde çim, taze sürgün, gül, hanımeli, karahindiba, ebegümeci gibi yiyeceklerin olduğu zengin bir menüymüş de aynı zamanda. Ayrıca haftada bir veya iki kez üzüm, şeftali, erik, kivi gibi meyveler yemekte serbest bırakılıyormuş. Sonra ne mi olmuş? Onu sonraki masalımda anlatırım artık sevgili bilgisayarım.
2019 yılında Hint Yıldız Kaplumbağalarının uluslararası ticareti yasaklandı. Ancak cezalar caydırıcı olmaktan uzak.