Barın önüne park etmiş eski model bir arabadan libido uyandırıcı bir kadın indi. Yürümeye başladı. Her adımında yükselen topuk tıkırtısı sisli gecenin üzerine balyoz gibi düşüyor, katılaşmış havayı paramparça ediyordu…
Veneta bara girdiğinde bütün gözler bir anda üzerine çevrildi. Görünüşe bakılırsa bu bara uzun zamandır çekici bir kadın uğramıyordu. Çiftleşme mevsiminde erkek aslanların içine dalmış gibi hissetti kendisini. Boş bulduğu ilk masaya oturdu ve yanında bitiveren garsona siparişini verdi.
Hâlâ bardaki müşterilerin göz hapsinde olan kadın ağır ağır süzdü diğer masaları… Bakışlarında arzulanma konusunda kaygısı olmayan bir dişinin rahatlığı vardı. Kanındaki şeker miktarı normalin altına düşmüş olmalı ki birden gözleri karardı. Açlık dayanılmaz bir hal almıştı… Elini alnına doğru götürdü ve yaşadığı baş dönmesinin geçmesini bekledi. Sonra ince parmaklarını alnından indirip çantasındaki sigara paketine uzandı, aynı anda masanın merkezinde bulunan küllüğe kaydırdı gözlerini. Sigara yaktı. Hareketleri ezbereydi. Beyin hücreleri buna alışmıştı artık: sigara, küllük ve çakmak… Sigarasını aralık dudaklarının arasına bırakıp derin bir nefes çekti. Midesine yapışan yoğun duman Veneta’nın açlıkla mücadele etmeye çalışan iradesini öyle bir sarstı ki, kadın neredeyse “Ölüyorum!” diye bağıracaktı.
Elini karnına bastırarak öne doğru eğildi. Vücudu, boş midesindeki asidi dışarı atmak isterken Veneta tüm gücüyle buna direndi. Buna benzer hissi daha önce de yaşamıştı. Annesinin zevk iniltilerini her duyduğunda… Ama bu seferki bambaşkaydı. Ama bu sefer ki…
Garsonun masaya bıraktığı tabağın sesi duyulana kadar hayatta değildi Veneta…
“Hanımefendi, iyi misiniz?”
Krizden yeni çıkmış olan kadın sersem sersem baktı garsonun suratına.
“Yok bir şey.”
“Renginiz çok kötü.”
“SANA NE!”
Adam uzaklaşırken sergilediği kabalık için az da olsa pişmanlık duydu Veneta. Bu tavrı yemek yerken rahatsız edilmek istemeyen kediyi ansıtıyordu.
Açlık hayatta kalmanın değişmez dinamiği idi…
Gözlerinin önüne kaldırdığı çatalın ucundaki yarı pişmiş bifteği iştahla inceleyen kadın o yaşlı geleneğe sahip olmanın mutluluğu içindeydi.
Koca bir et parçası boğazını yırtarak midesine inerken doyumdan ziyade tatmin hissetti, gevşedi.
Hissettiği tatmin duygusu öylesine yoğundu ki, seksi getirdi aklına…
*** sekizinci bölümün sonu