Bu akşam o adamın peşine takıldı Veneta.
Nereye gidiyordu, kimdi, neden buradaydı?
Adam ağaçların sık olduğu karanlık ve sisli alanı geçip Veneta’nın daha önce görmediği, çatısı çöken bir evin yanından geçti.
“Tanrım! Bu ev… ” diye düşündü Veneta.
Kadın suratına çarpan şok dalgasını atlatamadan ayağına takılan nesneyle bir kez daha sarsıldı. Paslanmış oltanın çevresindeki siyah çimlerde çırpınan kana bulanmış kadınların gerçek olamayacağını düşünerek yalpalı adımlarla yürümeye zorladı kendini.
Veneta’nın dakikalarca sürdürdüğü ıslak ve gizemli takip ana bahçede son buldu.
Adama yaklaştı, yaklaştı…
Tepelerinde gürleyen yıldırım kısa bir an ortalığı aydınlattı.
“Hızlanmalısın!” dedi sakin adam ve havaya baktı. “Tam on saniye sonra daha şiddetlisi gelecek.”
“O!” diye düşündü Veneta. “Eski binada gördüğü…”
Bahçedeki herkes bu bilgiye sahipmiş gibi bina girişine doğru koşmaya başladı. Kendilerini sundurmalara attıkları sırada gök öyle bir gürledi ki, Veneta sığındığı saçağın parçalanacağını zannetti.
“Hep böyle olur…”
Kadın o adamla konuşmak istemişti. Fakat adam başka bir şey söylemeden uzaklaştı. “Tuhaf!” dedi Veneta, fısıldar gibi.
“Burada her şey çok tuhaf…”
İçeri girdi. Öylece ayakta durarak etrafına bakındı. İnsanların bir kısmı sandalyelerde oturmuş çizgi film izliyorlardı. Veneta’nın gözleri bir süre gülmekle ağlamak arasındaki eşikte ekrana takıldı.
Çoğu ayaktaydı. Bir kısmı kitap okuyor, birkaçı da satranç oynuyordu. İçerisi bir hayli kalabalık olmasına rağmen kulaklara dolan tek ses, çizgi filmdeki köpeğin yaptığı haylazlıktan sonra kıs kıs gülüşüydü…
Tüm bu gariplikler arasında Veneta’nın bünyesini darmadağın eden şey hemen yanındaki duvarda asılı duran tablo oldu… Veneta gördüğü karşısında tarifi imkânsız bir hisse kapıldı. Bu his, ayaklarından başlayıp yukarılara doğru tırmanan bir karıncalanma evresinden sonra dizlerine ve karın boşluğuna ilerleyen yumuşak bir dokunuşa benziyordu.
Kalp atışları öyle hızlandı ki, soluğu katılaşıp ayaklarının önüne düştü… Tarif edemiyordu işte!
“Yüce Tanrım! Bu.. Bu nasıl olabilir?”
*** on dördüncü bölüm sonu