(Hep peşinden koşulması gereken duygu)
”Umutsuz kalmak sadece nefes alıp vermektir” derdin annem. Bak senin umudun olan kızın bugün çok iyi bir avukat, haksızlığa uğrayan, eziyet gören tıpkı senin gibi kadınların en büyük yardımcısı. Keşke görebilseydin, benimle gurur duyardın. Parmağımdaki yüzüğün bana en büyük kuvvet. Seni koruyamadım, küçüktüm ama şimdi derdine çare bulduğum her kadında seni görüyor, sesini duyuyorum.
Bahar annesinin mezarı başında hem ağlıyor, hem de sanki onunla konuşuyor gibi anlatıyordu.
***
-Halide bak senin kız büyüdü, liseyi de bitirdi, gel razı ol şu Cemal’in oğluna. Çok zenginler kızın rahat eder. Diyen Feride’ye,
-Hayır Feride, benim kızım okuyacak, umutsuz kadınların umudu olacak. Sonra kimle isterse evlensin.
-Babası okutacak mı? Nasıl olacak?
-Bir çare düşünüyorum, diyen Halide Almanya’daki kardeşine yazarak kızına destek olmalarını istedi. Çocukları olmayan teyze, o yaz mezuniyetini bahane edip yeğenini Almanya’ya davet etti.
***
Bahar, teyzesinin yardım ve desteğiyle, Almanya’da hukuk okumaya başladı. Bu duruma çok kızan” tekrar göndermem” diyen babası ve onunla aynı düşüncede olan abisinin korkusundan annesinin ölümünde bile Türkiye’ye gelemedi. Zaten annesinin onun için hazırladığı çeyizleri vermedikleri gibi, bir hatıra bile almasını çok gördüler. Cenazeye gelen teyzesine, Feride arkadaşının emanetini gizlice verdi.
***
-Feride, bir gün benim kızım çok sevilen tanınmış biri olacak, ben göreceğimi sanmıyorum ama sen onun için duyduklarını gel benim mezarım da anlat olur mu?
-Halide nasıl konuşuyorsun? Sen de kızının bir yıldız gibi parladığını göreceksin, seni de babasının zulmünden kurtaracak.
– O kadar yaşayacağımı sanmıyorum, ( parmağındaki yüzü çıkararak Feride’ye vermiş) bu annemden kaldığı için sakladım, bugün sen gelince kızıma vermen için taktım, bunu kızıma ver ve her zaman yanında olduğumu söyle, senden son isteğim bu.
İki arkadaş ağlayarak birbirlerine sarılmış ve bu konuşmadan altı ay sonra Halide vefat etmişti.
***
Dünyanın yükünü çeken kadınlar, dünyanın her yerinde de ezilendi. On yıldır yaşadığı Almanya’da da kadınların güçlü savunucusu olarak ünlenen bir Türk kadını olan avukat Bahar, konuşma yapmak için Türkiye’deki bir panele davet edildi. Okulun salonuna çevik adımlarla, başı dik girerken parmağındaki yüzüğe dokunup ”anneciğim benimlesin biliyorum” dedi.
Salon tamamen dolmuştu, hatta ayakta olanlar bile vardı. Dinleyicileri çoğunlukla heyecanlı pırıl pırıl gençlerdi. Konuşmasına,
-Önce kendinize güvenin, yapmış olduğunuz basit hatalar sizi korkutmasın, ayakları yere basan gerçekçi kişiler olun, diye başladı. Sizden yardım isteyenlerin özellikle de kadınların en büyük destekçisi sizler olacaksınız. Onların umutlarını kaybetmesine izin vermeyin…
Konuşmanın devamını tüm salon hiç ses çıkarmadan dinledi.
-Şimdi sorularınıza geçmeden açıklamak istediğim bir konu var. Bana soracaksınız biliyorum, burada bir büro açacak mısınız? diye Jale ve Nergis gelir misiniz, bu çalışkan ikili benim öğrencilerim, onlara çok güvenirim, burada bir büro açmalarına yardımcı olacağım. Ben onlarla hep iletişim halinde olacak ve gerekli olan durumlarda geleceğim.
-Başka sorunuz var mı? diye soran Bahar, yöneltilen çeşitli sorulara cevap verdi.
Bir öğrencinin,
-Siz bizim rol modelimizsiniz, demesi gözlerinin dolmasına sebep oldu.
***
Toplantı bitince Bahar da bir anne olarak, otelde kalan eşi ve çocuğunun yanına gidip, kızına,
-Kızım, sen de benim ve tüm kadınların umudusun, diyerek sarıldı.