Bu gece yıldızlar ne kadar güzel görünüyor. Öyle çoklar ki… Ve de öyle güzeller. Bize ışık damlası şeklinde görünen yıldızların aslında milyonlarca yıl önce var olan gök cisimlerinin bize yansıttığı bir ışık olduğunu duymuştum bir yerden. Olabilir miydi böyle bir şey? Uzayın uçsuz bucaklığını düşününce ışık bize yıllar yıllar sonra ulaşabilir miydi? Sonradan araştırdığıma göre yıldızlar moleküler bulutların içinde yer alıyormuş, hidrojen ve helyumdan oluşuyorlarmış. Bizim gökyüzü lambalarımız…
Karanlığa asılı minik minik bulutlar var. Dikkatli bakınca görebiliyorum. Ayın hemen yanlarında duruyorlar sağlı sollu. Sanki onun muhafızları gibiler. Yavaş yavaş hareket ettiklerini görebiliyorum. Ay ışığı altında çimenlere uzanıyorum birden. Hava ılık, gök berrak, içimde tarih edemeyeceğim bir his var. Fakat çok tanıdık. Bir çocuğun sevinci gibi, tutamadığım bir şey. En son ne zaman bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum. Hep bir koşuşturma, hep bir endişe… Bir sapanla fırlatılmış gibiydik kaosun içine. Oysaki şu an burada olmamdan başka, mutlu olmamdan başka hiçbir şey yok içimde.
Şu ana odaklan, geçmiş orada kaldı. Biz istersek çıkabilir gün yüzüne. Belki de bir denizaltına sakladık her şeyi. Dalarsak buluyoruz. Şimdi sakin sakin düşününce geçen zamana hayıflanmak yerine geçireceğim zamana vermeliyim dikkatimi. Çünkü biliyorum ki ben nasıl istersem öyle akacak su.
Uzaklarda bir yerden köpek sesleri duyuyorum. Çok derinden geliyor gibi bütün sesler. Hava her şeyi yutmuş gibi. Yankısı duyuluyor tüm gürültülerin.
Ve o an fark ediyorum içimdeki sesleri. Bir düğmesi olsa, istediğim zaman açıp kapatsam. Sesler kafamdan değil, kalbimin yakınlarından geliyor. Belki de göğüs boşluğumdan.
Uzun yıllar önce dinlediğim bir melodi var kulaklarımla, göğsümdeki ses şiddetini artırıyor. Patlayacakmış gibi kulaklarım. Yıldızlar daha bir parlak şimdi, kocaman bir lamba gibi ay. Her yeri aydınlatıyor. İçimdeki sesler bile…
Gözlerimi kapattığımda her sesin bir renge dönüştüğünü görüyorum. Renkler bir yol gibi uzayıp birleşiyorlar. Sonra dönerek bir girdap oluşturuyorlar. Karanlığa inat oluşan renk cümbüşüne hayranlıkla bakıyorum. Gözlerimi açmaktan korkarak… Sanki açarsam her şey yok olacak gibi. Sesler beni artık rahatsız etmiyor. Sonsuza dek süren bir melodinin içinde gibiyim. Dikkatli baktığımda girdabın içinde kendimi görüyorum. Ben buradaysam nasıl oradayım? Yıldızlar da katılıyor ritme, ay tempo tutuyor. Bulutlar çoğalmış, şimdi her şey olduğundan daha büyük. Karanlıkların üzerinde yükseliyorlar. Rüzgâr da gelmiş, varlığını yeterince hissettiriyor.
Ritim yavaşlarken girdap duruluyor biraz. Yorulmuş olabilir mi renkler, sesler ve düşünceler… Ben, görüyorum kendimi. Gökyüzünden yeryüzüne usulca bırakıyor girdap beni. Göğe uzanırken ellerim; yırtılıyor içim, açılıyor göğsümün kafesi. Ve o an beyaz, bembeyaz bir kuş havalanıyor içimden, ayın üzerinden yıldızlara doğru…
Yazılanlarda duyulan köpek seslerinin ve gürültülerin etkisi nasıl betimleniyor? Greeting : Desain Produk
Üstadım çok güzel yazmışsın,tebrik ederim.
Çok teşekkür ederim. Eksik olmayın. 🪻