• Destek
  • Üye Ol
  • Yazar Girişi
  • Abone Ol
0 553 423 00 17 kibelekulturs@gmail.com
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
No Result
View All Result
Home Genel

Orman  Koruyucusu  Arçura  / Ayse Karasu

Ayşe Karasu by Ayşe Karasu
25 Aralık 2024
in Genel
0
Orman  Koruyucusu  Arçura  / Ayse Karasu
0
SHARES
23
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Gecenin keskinliği ile ilk kez karşılaşmıştım. Gözlerimin hiçbir şey görmeyişine şahit oldum. Bastığım yeri bilmeyerek ilerliyor, yanımdaki insanları kaybetmemeye çalışıyordum. Dağda kalan danayı kurt kapmasın, diye aramaya çıkmıştık. Ah, şehirli çocuk aklım! Sen ne bilirsin dağa çıkmayı? En sonunda ayın küçük kıpırdanışları da gidince bağırmaya başladım.

“ Ben bir şey göremiyorum.”

Devamını da serzenişle getirince birisi beni sırtımdan kaldırdı. Akrabalarımız etraftaydı fakat beni kimin taşıdığını görmemiştim. Dananın uzaktan parlayan gözlerini görünce şaşırdım. Hayatımda unutamayacağım saatler yaşıyordum. Danayı alıp aşağıya inerken gözümün göreceği kadar ışığa kavuşunca beni bıraktılar. Karanlıktan aydınlığa doğru gidiş, çocuk yaşımda aklımda kalmıştı. Boğulmak gibiydi. Yalnız su yoktu. Karanlık beni boğuyordu. Ayağımı yere bastığımda “güven duygusundan galiba” mutlu olmuştum. Ayağımızın bastığı yer ve güven, bir bağ oluşturmuş. Dana da benim gibi hissediyordur herhalde yuvasına girince.

Geceyi macerayla kapayınca uyku, yastıkla bütünleşiyordu. Yastık ve uyku. Sabahın gelişini ezanlar haykırırken evde kapının gıcırtısını duydum. Dedemin heybetiyle o kapıdan kuş gibi süzülüşü hiç inandırıcı değildi. Kimseyi uyandırmak istememişti herhalde. Beni görünce “ Git, yat!” işareti yaptı. Ben de korkudan yatağa kaçtım.

“Acaba dedem, nereden geliyordu?” sorusu zihnimde uyuyakalmışım. Derinden gelen kaşık, çatal seslerini duyuyordum. Sıcak ekmek kokusu havada geziniyordu. Onu içime çeke çeke uyandım. Yataktan kalkar kalkmaz mutfak tarafına koştum. Dedem, ev ahalisini etrafına toplamış, bir şeyler anlatıyordu. Ben de kulak kabarttım.

“ Ormana zarar verirseniz Arçura, size izin vermez.”

“ Kimdi, bu Arçura?”

Bu dağların koruyucusu diye başladı, dedem. Ormanlara, orada yaşayan hayvanlara zarar gelmesini engellerdi. Onlara kötü davranan avcıları, kahkahalar atarak at sırtında takip ederdi. Bazılarına gıdıklayarak zarar verirdi. Uzun boylu, tüylerle kaplı, orman görünümlü bir varlıktır. Kılık değiştirerek insanları kandırırdı. Onları öldürmez fakat bedenine zarar verirdi.

Bu son sözü ile benim çığlık atmam bir olmuştu. Herkes dönüp bana bakınca gözlerimi ellerimle kapadım. Dedem gelip ellerimi öpüp gözlerimi açtı.

“ Korkma, bizler yüzyıllardır buradayız!”

Evet, benim ailem doğayla dost bir şekilde yaşıyordu. O sırada dışarıdan tekerlek sesleri geldi. Birileri ya da birisi gelmişti. Erkek sesleri de duyulmaya başlayınca evin erkekleri dışarı çıktı. Gelenler bizim kavaklıkları almak isteyen firma sahipleriydi. Dedemle görüşmek istiyorlardı. Kavaklık, dedeme aitti.  Ormana bitişik olan kavaklığı dedem satmak istemiyordu. Kıymetli ağaçlar vardı. Yüzyıllıktı. Atadan yadigârdı. Firma ise her gelişinde fiyatı artırıyordu annemin dediğine göre. Bu da satma isteğini artıyordu. Fakat herkesin önünde dedem vardı. Kimse ona karşı gelmezdi. Her canlı gibi dedem kurtta kocuyordu. Kavaklığın ondan sonraki durumu biraz meçhul oluyordu bu gidişle.

Onlar gidince herkes, günlük işine dağıldı. Ben de kavaklığı merak etmiştim. Kuzenlerimi de kandırıp oraya gitmek istedim. Tek başıma gidemezdim. “Ya Arçura, çıkarsa karşıma” korkusu ile çocukluğun verdiği iflah olmaz merak beni yerken bunu akıl edebilmişim. Annem, sağ olsun! Kuzenlerimde “Evet” deyince koşa koşa köyün yukarısındaki kavaklığa koştuk.

Zaman, ikindi vaktiydi. Akşama az kalmıştı. Oyalanmamalıydık. Evdekilerin haberi yoktu. Kavaklıkta esrarengiz hava hâkimdi. Ağaçlar yoğun olduğu için loş bir ortam vardı. Bu da ona kadim yüzyıllardan kalma bir suret katıyordu. Küçük kuzenim, biraz korkmuştu. Sakin olması için elinden tuttum. Kavaklığın ortasından şırıl şırıl su akıyordu. Suyu görünce hepimiz, oynamak için koştuk. Mutlu mutlu çığlıklar atarak birbirimizle su savaşı yapıyorduk. Sırılsıklam olduk. Çocukluk bu ya! Zamanın nasıl geçtiğini anlamadık bile. Kavaklık kararmıştı. Göz görecek kadar bir aydınlık vardı. Bir şeyin hareket ettiğini hissetmiştik. Görmezsin ama hissedersin. Bu öyle bir şeydi. Tabi bu durum böyle sürmedi. Hissettiğimizi de gördük. Bize doğru gelen bir karartı vardı. Küçük kuzenim korkmasın diye elini tuttum. O sırada ortalığı korkutucu bir kahkaha sarstı. Hepimizin gözleri fal taşı gibi olmuştu.

“ Evet, bu Arçura’ydı.”

Dişlerimizi çekecek diyen kaçmaya başladı. Ortalık, can pazarıydı. Ormanı rahatsız etmiştik, galiba. Kuzenlerimi kavaklıktan çıkarken görmüştüm. Aklımda kalan son görüntü oydu. Ayağımın bir yere takılmasıyla düşmem bir oldu. Gerisini hatırlamıyordum.

Yüzüme sürünen tüylerle kendime geldim. Gözümü yarı aralayınca başımda ağaca benzeyen yapraklarla sarılı bir varlık vardı. Onu görmemle birlikte avazım çıktığı kadar çığlık atmaya başladım. İstemsiz ve düşüncesizce oluyordu. Refleksti. Biraz sakinleşince dedemin sesini duydum. Koşa koşa geliyordu. Çığlığım onu korkutmuştu, galiba.

“ Bir şeyin var mı?”  diye sordu. O zaman vücudumda akan kanı hissettim. Ilık ılık kafamdan kan akıyordu. Düşünce oldu, herhalde. Dedemin gözlerinde korku vardı. Arçura’nın bana bir şey yapmasını istemiyordu.

“Kavaklığı verecek misin?”

“Hayır,” dedi dedem.

“O zaman çocuğu vereceğim. Senden sonra da vermeyecek, çocuk.”

Bu sefer konuşan ben oldum.

“Neden?”

“Kavaklık, ormanla sınır. Kavaklık gidince sıra ormana gelecektir. İnsanoğlu doyumsuz. Ormanı talan ederler. Buna izin veremem. Sıra sende, küçük.”

“Tamam.”

Bu onayla birlikte ağaçların arasında kayboldu. Dedem de biraz kızgın bir şekilde beni alıp kavaklıktan çıkardı. Ay ışığını görebiliyordum. Dedemin ısırgan kokulu gömleğine yaslanmış düşünüyordum.

“Akçura iyi miydi, kötü müydü?

“ Hayır, deseydim ne olurdu?

Dedem, bu soruları duymuş gibi cevap verdi:

“ Evlat, her canlı doğasını korumak ister.”

Düşünceli biraz da üzgün bir şekilde devam etti:

“ İnsanoğlu hariç.”

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Previous Post

  Aşk Olsun / Burcu Türker

Next Post

Bir Çocuk / Ezel Altunışık

Ayşe Karasu

Ayşe Karasu

1987 İstanbul doğumluyum. İstanbul, Bağcılar ' da büyüdüm. İlkokul ve liseyi burada bitirdim. 2005 Uludağ üniversitesi Türk Dili ve edebiyatı bölümünü bitirip yine aynı üniversitede tezsiz yüksek lisans yaptım. 2011-2012 ve 2012-2013 yılları arasında ücretli öğretmenlik yaptım. 3 çocuk annesiyim. 2 adet çocuk kitabı çıkardım. Kendi imkanlarımla tanıtımını yapıyorum. Bir yıldır da yazı yazma işiyle meşgulüm.

Next Post
Bir  Çocuk / Ezel Altunışık

Bir Çocuk / Ezel Altunışık

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result

Hakkımızda

Kibele Kültür Sanat Logo

Kibele Kültür Sanat

Merhaba sevgili okur.

Mitolojide Tanrıların anası olarak bilinen Tanrıça Kibele’nin anaç, üretken, hayatın devamını sağlayan özelliklerinin uğruna inandık. Ve onun adını kullanıp Kibele Sanat olarak edebiyatta biz de varız dedik. Edindiğimiz misyonla amacımız; bizden önceki kalem ustalarımızın bayrağını, gelecek kuşaklara ulaştırmak. Çünkü edebiyat dünya tarihini içinde barındıran devasa bir ansiklopedidir… Devamını Oku

Arşivler

  • Temmuz 2025
  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023

Kibele Kültür Sanat Logo

Kategoriler

  • Anlatı
  • Araştırma
  • Deneme
  • Genel
  • Hakkımızda
  • İnceleme
  • Kitap İncelemeleri
  • Masal
  • Öykü
  • Roman
  • Şiir
  • Sinema
  • Sizden Gelenler
  • Söyleşi
  • Tiyatro
  • Yeni Çıkanlar

Son Yazılar

  • Bölüm 1: Sessiz Adımlar
  • Söylenmeden Bırakılan /  Serhan Pakdemir 
  • İçimizdeki Sessizlik  / Leyla Güven
  • Gitme /   Aysel  Ürkmez  Artıktay
  • Bal Gibi / Ersin Sarak

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.

KİBELE Abone
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.