Güneşin altında sisli bir rüzgârdı kadın
Yoğun bir bulutun ensesinde parlıyordu gözleri
Dokundu gövdesine “Elenor!” dedi. “Dünyanın bilge hâkimi!”
Bacaklarından saçıldı alevler. Güldü, karıştı kahkahası buz devrine
Kılık değiştirdi Elenor…Dönüştü ilk olana, benzersiz olana
Ve insanlar ve yarasalar… Madenler… Kuyular kazıldı cennet tasvirlerine
Yaşlı bir kemirgenin, döküldü ayaklarından takımyıldızları
Koştum, deli gibi bağırarak. Lanet olası bir ermiş gibi koştum!
Bir kimyager… Demirden bir sepete koydu Elenor’u
İçirdi iksirini ölümsüzlüğün
Açıldı çukurlar… Elendi iskelet tozları…
Her bir ruhun yakasında yazılıydı ressam adları
Dünyayı çizdik birlikte. Karşı geldi bir iblis ve uyuttuk onu gizlice
Ağladı bebekler, ağızlarında film karesiyle
Yürüdük, sırtımızda kaderimizle. Her birimiz etini yırttık derimizin
Yarasalar… Gecenin şaşkın bekçileri…
Soludum Elenoru, kıyamete dek soludum
Ve insan…Evimin penceresinden yani kalbimin
Atladı, yapıştı zihnime.
O günden beri tutsak Elenor
Şeytanın cesedinde!