Kalabalık içindeyim, yalnızım.
Uyku da terk etmiş, umut da.
Tren sesi Erzurum’un göğünü ağlatıyor,
Donmuş, düşmek bilmeyen bir hayal…
Sene iki bin yirmi dört Şubat’ı hatırlatıyor.
Ne gitmek bilir ne de gelmek,
Müebbet kalabalık içinde yalnızlık…
Müebbet hasret, müebbet,
Tüm elbiseler, tüm renkler karanlık.
Kıvrım kıvrım patikalı soğuk şehir…
Sende gece, böyle donmamış hiç,
Bende yüreğimin buz tuttuğu kadar.
Sende gece, böyle karanlık, böyle soğuk olmamış,
Ben de ben karanlık, soğuk olduğum kadar…
Bende Müebbet yalnız, bende müebbet yokluk