Haftanın ilk günüydü. Çoktan okula gelmiş, birkaç ders işlenmiş, sıra beden dersine gelmişti. Bir ilkokullu olarak, bu ders ona önceki hayatını anımsatıyordu. Sürekli “Aaa”, “Gee”, “Mee” diye bağıran biri yoktu başında en azından.
Eve git, ödevlerini yap, annen kızana kadar çizgi film izle ve uyu… Bu muydu hayat? Çocukluğa hiç zaman yok muydu, bitmiş miydi? Eskiden ne okul vardı ne ödev, özgürdü. Şimdi sürekli bir yerlere yetişmeye çalışıyordu.
Sıcak güneşin anlında, ortalığı tozutarak ip atlarken bunları düşünüyordu küçük kız. Yalnızdı, arkadaşları çığlık çığlığa oynuyor, oradan oraya koşuşturuyorlardı. O da onlar gibi bir çocuktu ama bugünlük öyle davranmak istemedi, keyifsizdi. Belki bu sabahki matematik sorusundandı. Bilememişti işte, öğretmen de hemen kızıvermişti. Üstüne bir de arkadaşları ona gülünce daha beter oldu. Yapardı aslında ama o an duymamıştı öğretmenini. Camın kenarındaki güvercine takılmıştı gözü, onun gibi uçmayı, her yere gitmeyi hayal ediyordu o sıra. Ne yapsındı, hiç mi hayal kurmasındı?
Uzaktan öğretmeninin sesini duydu, gölgede durmasını yoksa başına güneş geçeceğini söylüyordu. Elini kafasının üzerine koydu, sıcağı hissedebiliyordu. Etrafına baktı ama gölge bir yer bulamadı, bir ağaç bile yoktu bu okul denilen yerde. Nerede bulacaktı gölgeyi, serinliği? O binaya da girmezdi, bir gölge uğruna bu özgürlükten vazgeçecek değildi.
Arkadaşlarının ona doğru koştuğunu gördü. Sabahki meseleden dolayı hâlâ küstü onlara, hiç aldırmadı. Zaten neden geldiklerini biliyordu. Oyuna çağıracaklardı ama hiç hâli yoktu, ip atlamak onu yormuştu. O sırada önünde bir gölge belirdi, güneşten kısılmış gözlerini rahatça açarak baktı yukarıya doğru.
Öğretmeni gelmiş onu içeriye doğru götürmeye başlamıştı. Bir yandan da başına geçecek güneşten bahsediyordu. Biraz çırpındı ama çoktan kapıyı geçmişti, artık içerideydi. Özgürlük ise dışarıda kalmıştı. Tam üzülecekken yüksek bir zil sesi yankılandı. Kapılar aynı anda açıldı, yığınla öğrenci dışarıya doğru koşuşturmaya başladı. O hengamenin içinde o da öğretmeninin elinden sıyrılmıştı. Yanında birlikte koşuşturduğu çocuklarla aynı heyecanı yaşıyordu, onun tabiriyle özgürlüğe koşuyordu.