Yeryüzünün suyla buluştuğu ıssız sokaklardan geçerken bu mevsimin burukluğu sarıyor gülüşlerimi. Aralıksız bir yağmur var. Gökyüzü koyu gri. Bir avuç umut arar gibi yürüyorum şehrin sokaklarını. Anılar geçiyor gözümden, dilimde eskilerden kalma bir şarkı. Koşar adım uzaklaşıyorum kaçar gibi geçmişten. Nefes nefese kalıyorum her dönemeçte, her seferinde eski bir ses çarpıyor yüzüme. ‘Gitme.’
Zaman geçiyor, anlam veremediğim bir hızla değişiyor her şey. Kim bilir kaç kez geçtim bu yollardan, kaç kez daldım çocukluğumun hatıralarına. Her seferinde daha yorgun daha suskun döndüm zamana. Apansız her gidişin ardından düşlerimi unuttum, sonra hayata dair ne varsa. Her şey yabancılaştı bir anda.
Ağız dolusu gülüşlerimiz nerede kaldı, gökyüzünde mavinin kaç tonu vardı, sokaklar hep böyle dar mıydı eksiden de? Her ölüm erken dedikleri doğru mu? Yetmişinde de yarım kalır mıydı hayaller? Ah! Bu ıslak toprak kokusu ne kadar da tanıdık.