Bu kısa bir yazı dizisi olacak. Günün anlam ve önemi düşünüldüğünde klavye başına geçmemek imkânsızdı. Çünkü;
Bundan tam 167 yıl önce, ABD’nin New York kentinde bir tekstil fabrikasında, haklarını ararken alevler arasında kalan kadınların mücadelesi, sistematik bir şekilde bugünümüze de ışık olmaya ve mücadeleye son hız devam etmememize olanak sağlayan yegane motivasyonlarımızdan.
Dünyanın her yerinde, kadınlar bir mücadele içerisinde. Bunu bazen gözle görüyoruz, bazen duyuyoruz fakat duymasak da görmesek de içten gelen bir hissiyatla biliyoruz. Çünkü hayatın akışında bunu ya biz ya ötekimiz yaşıyoruz.
Türkiye’de kendi hayatları hakkında karar veren kadınların yaşamlarının son buluşu, her türlü şiddetle boyunduruk altına alınılmaya çalışılması acı bir gerçek. İran’da 2022 yılında baş örtüsünü yetkililerin istediği gibi örtmediği gerekçesiyle gözaltındayken ölen Mahsa Amini gerçek. Ukrayna’da, ABD’de, Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Afganistan’da ve daha birçok ülkede, kendi ülkelerinin yaşam zorluğu arasında bir de kadın olmanın yükünü ağırca yaşayan ve mücadeleden vazgeçmeyen milyarlarca kadın gerçek. Geri püskürtülmeye, sindirilmeye çalışıldığımız gerçek. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, sadece Türkiye’yi değil, dünyayı kapsayan bir sorun. Peki bunca mücadelenin içerisinde değişen hiç mi bir şey yok?
Var. Haklarımızı öyle ya da böyle söke söke alıyoruz. Dünyanın karanlığına karşın 1857’de yanan o tekstil atölyesinin alevini kendimize ışık ederek yolumuza devam ediyoruz. Susturmaya çalıştıkları her kadının sesi, nefesi kendi vücudumuzda can buluyormuş gibi sesimiz gür, adımlarımız daha kararlı. Onca ayrıştırmaya karşın, bence biz kadınlar, bir olmanın yolunu çoktan bulduk. ‘Kadın kadının kurdudur’ sözünden yola çıkarak, özgürlüğe en büyük baltayı yine bir kadının vurduğu da ne yazık ki oluyor ancak önceki yıllara kıyasla son yıllarda ‘kadın kadının kurdudur ‘değil de ‘kadın kadının yurdudur’ demeyi ve en önemlisi bunu eyleme geçirmeyi başarıyoruz bence.
8 Mart dünya emekçi kadınlar gününüz, günümüz kutlu olsun. Sesimizin gür çıkmaya devam ettiği, gücümüzü keşfedebildiğimiz, özgürlüğün, ruhumuza en güzel aksesuar olduğu günlere…