Kozmik bunaltılarla başlayıp kişisel tedirginliğime dek kıvranarak bu gece
Nefretimi yamıyorum evcilleştirilmiş kadınlığımla.
Tanrının kusurlu yanı, sözcüklerin sürçtüğü ayıplı sessizlikle bu dişi yaşam
Gecenin lirik mırıltılarıyla darmadağın olmuş ruhumda yine o ürperten sisli boşluk
Daha hazmedemezken düşümdeki gölgenin serin soluğunu
Uykularımı yutan ağızların gürültüsüyle tekrarlıyorum,
Gecenin gözeneklerinde bir kir gibi çirkinleştirdiğimi hayatı ve
Zamanı ustura misali dayarken günahlarıma çıldırttığımı cehennemin azgın gözlerini.
Bulutlar göğün çapakları, gövdeme düşen antik karartı
Şırıl şırıl üreyerek kafamda hiçliğin şahsiliği,
İçime açılan obruk, oturacak kapkara bir deliğin yörüngesine
Nümerik varsayımlarla belki bir varoluş, belki de tanımsız kalan her şeye
Kaskatı kesilmiş yüzü gibi tabiatın, duyumsamayı reddedecek öfkemi coşturan kadın.
Bir tutkal içime dolan bu nefes, ruhum ve bedenim arasında
Gerçeği parçalayan aynaların karşısında, iniltilerimi yutan yalnızlıkla
Öldürmeliyim tenimdeki tasvirleri ve düşüncelerimdeki dakikliği
Ve alarak geceyi dudaklarımın arasına yaymalıyım dilimdeki mikrobu.
Hücrelerimde devrilen mutluluğu onarmayacak hiçbir kusursuzluk
Biliyorum ki yaşamak hep bir olasılık ve
Yulara vurduğumda bilinci her şey kadınsı bir masala dönüşecek.