Sevgiler de eskiyordu işte, soluyordu bakımsızlıktan bir çiçek gibi. Sözler derin bir kesik atıyordu acımasızca. Can yakıyordu izleri her baktıkça. Sevdi, çok sevdi hem de yorgun kalbim. Terk edilmeyi de gördü aldatılmayı da. Gidenlerin ardında bıraktığı koca boşluğa sığamadım bir süre. Azgın nehirlerde savrulur gibi çırpındım. Bir dost, bir omuz, bir el aradı ellerim. Sonra kabullenmeyi öğrendim, sakinleştim. Söylenmeyen sözlerin derin kederiyle baş başa kaldım. Kendi sesimi unuttuğum günler geçti ömrümden. Kimsesizlik, sevgiyle tedavi edilen bir hastalıktı! Yara bere içinde kalan ruhum zamanla alıştı yalnızlığa. Kendime sarıldım onca acı sonunda. Meğer kendi içimdeymiş sonsuz huzur anladım. Aradığım o aidiyet duygusu aslında hep benimleydi. Tüm bu yolculuk insanın kendineydi. Var oluş bildiklerimin çok ötesinde bir şeydi. Düştüğüm her anda bir çiçek uzattım kalbime kendimden. Bütün düş kırıklığımı, korkularımı ve bütün sevgisizliği içimdeki sonsuzlukla yıkadım. Acıdan bir elbise gibiydi bedenim. Soyundum, ruhumu özgür bıraktım.