Korkuyorum, korkuyorum
Dal kıpırtısından, gök gürültüsünden, yel sesinden.
İkilemler ilhamsız periler gibi yapıştırıyor kararsızlıklarını hükümlerime.
Zıvanasızlar saplıyor sırtıma aşağılayan hayal kırıklarını, matemler giydiriyor ulaklar.
Umacılar pusuya yatıyor sabrımın köşe başlarında, çocukluğuma çıkıyor sokaklar.
Korkuyorum, korkuyorum bin parçaya bölünmekten.
Yataklar münasebetsiz dikenler gibi batırıyor bıkkınlıklarını hayallerime.
Yastıklar fısıldıyor kulağıma kafa karıştıran yalanlarını, kâbuslar doğuruyor araflar.
Hezeyanlar taht kuruyor aklımın üç buçuğunda, rezilliğime boğuluyor sabahlar.
Korkuyorum, korkuyorum umutsuzluğa yenilmekten.
Aynalar dirayetsiz hakanlar gibi yansıtıyor acımasızlıklarını eksikliklerime.
Dualar koruyor kalbimin kilit tutmayan kapılarını, kavgalar çıkarıyor duvarlar.
Eğretiler görücüye çıkıyor ucuzluğumun arsız pazarında, aldanmışlığıma takılıyor oltalar.
Korkuyorum, korkuyorum görünmezliğe bürünmekten.
Zindanlar mesuliyetsiz çocuklar gibi haykırıyor dışlanmışlıklarını hücrelerime.
Ahbaplar kaynatıyor gıyabımda günah fokurdayan kazanlarını, sahneler sergiliyor kuklalar.
Dizginler boğazımı parçalıyor hiçliğimin divane savaşında, yıpranmışlığımı deşeliyor soykalar.
Korkuyorum, korkuyorum acılarla büyümekten.
Sorgular payandasız uçurumlar gibi yuvarlıyor karamsarlıklarını düşüncelerime.
Tereddütler kaplıyor fırtınamın hüzün taşıyan rüzgârlarını, çizgiler çektiriyor noktalar.
Keşkeler boyumdan aşıyor vasiyetimin son satırında, dayanıksızlığıma çarpıyor dalgalar.
Korkuyorum, korkuyorum kendimle yüzleşmekten.



