Saç telin hasada düşse çaylar türkü çığırır
Bir uçurum kenarından seyrediyorum sanki
Kaç yelinden havada düşlerim çağlar seni çağırır
Bir bir içime akar yaşım öyle bir an ki
Vedaların en güzeli kavuşmaların en ılığı
Sevdam,tuzlu su denize aittir yaşım sana yakışır
Bir gün kaçacaktır boğazına kaderin kılçığı
Belki İzmir ve Rize uzun uzun bakışır
Saçına ak düşmüş dağlar insafa gelince
Salım çıkacak soğuk kıyısına limanın
Yolun düşer de Fırat saçlarını görürse
Kifayetsiz kalırdı tüm şairleri kirmanın
Uçma turna kuşu farklı bir hikaye bu
Ne yarim ırakta ne gönlüm gurbette
Biz aynı çiçeği koklayamayız ne komiktir ki
Burnumuz sızlar aynı rutubette
Ateşi görür,haber göndermez dumanım
Bana hep ben Irak sen şuradasın
Gözüm açık,şuan elim uzatsam tutarım
Ama bilmezsin ben Fırat sen Tunadasın
Şu bahar yelinden savrulan çam dalları
Yarin saçları külden mi yapılmadır
Dokunsam ellerim yanar mı ?söyle yasak mıdır?
Kirpiğin ızdırap,ensen seması tapılmadır.
Sıcak bir yaz günü,düşen iki kar tanesi
Tunadan Dicleye sanki adın dizilmiş
Kaderim dürülmüş yazgının bahanesi
Giritin prensesi anadoludan sezilmiş
Zeytin dallarını üzerine tacın zambak mıdır
Asrın yazgısı,bedeline naşım kaypak mıdır?
Yere düşerdi kokun esse Parisin elması
Rumun kevseri Boğazı kesmek ahlak mıdır?
Kahpe Meriç kalpazan suların kesilse birden
Aşsam şu dağları elinden tutsam acır sızı
Ve bir gün ümitsizcw şunlar eserse dilden
“Vazgeçemiyorum gözlerinden macır kızı.”
Egenin zeytinlerinden Karadenizin tuzlu rıhtımlarına
Demirinin pası gövdemi sarsın çekinmem
Çünkü sen en tatlı zehirsin tüm bıktıklarıma
Bir soluk almadan içerim önünden çekilmem.