• Destek
  • Üye Ol
  • Yazar Girişi
  • Abone Ol
0 553 423 00 17 kibelekulturs@gmail.com
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
No Result
View All Result
Home Genel

Ahmet Ozkiray by Ahmet Ozkiray
12 Ekim 2025
in Genel
0
0
SHARES
0
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

BEYAZ KELEBEK

10 yaşındaki Elif, durmuş trenin kompartımanında canı sıkılmış bir şekilde oturmaktaydı. Annesi Sevim yanında, koltukta oturur pozisyonda uyuyordu. Elif, annesini uyandırmamak için yavaşça ayaklarının ucunda kompartımandan dışarı çıktı. Durmuş olan trenin koridorunda yürüyen Elif, yanından geçerken baktığı her kompartımanda birilerinin uyuduğunu gördü. Daha sonra pencere kenarında, yumruk büyüklüğünde kanatları olan beyaz ve parlak bir kelebek gördü. Sadece Elif’in değil, dünyadaki pek çok insanın bile çok nadir görebileceği bu beyaz kelebeği kovalamaya başladı. Kelebek, durmuş trenin aralık olan kapısından dışarı çıktı. Elif de mutlu bir şekilde kelebeğin peşinden dışarı çıktı. Elif, dışarıda ağaca konan kelebeği nazikçe avucunun içine alarak avucunu kapattı.

Elif’in annesi Sevim uyandı ve yanında Elif’i aradı ama kompartımanda göremedi. Tren durmuştu ve Elif’e seslenerek sağa sola bakmaya başladı. Kompartımandan dışarı çıktı. Koridorda yürüyerek hem diğer kompartımanlara bakıyor hem de bağırarak sesini ona duyurmaya çalışıyordu. Kızını bulamadığı her saniye biraz daha telaşlanmaya başladı. Trenden aşağı indi. Trendeki görevlilerden birkaçı dışarıda adeta birilerini arıyordu. Sevim, koşarak ve endişeli bir şekilde makinistin yanına geldi. Makinist, bir eliyle telefonla konuşuyor, diğer eliyle de Sevim’e işaret parmağını kaldırıp “bir dakika bekle” işareti yapıyordu. Sevim o bir dakikayı bekleyemedi.

“Ne olur yardım edin! Kızımı bulamıyorum.”

“Bir dakika hanımefendi, onunla ilgileniyoruz.”

Sevim şaşırdı. Onunla ilgileniyoruz da ne demekti? Daha yeni kaybolmuştu. Yoksa çok uzun zaman olmuştu da fark mı etmemişti? Onlar nereden biliyordu ki? Bütün bunları düşünürken, Sevim’in de önüne Elif’in karşısına çıkan o beyaz, parlak kelebek çıktı. Önce elini havada birkaç kez savurarak kelebeği uzaklaştırmaya çalıştı ama kelebek dönüp tekrar Sevim’in etrafında uçmaya başladı. Kendini bir anda kelebeği takip ederken buldu. Kelebek önce trene girdi, sonra da Sevim’in çıktığı kompartımana. Sevim de adeta onu çağıran kelebeği takip etti. Kompartımana girdiğinde, kıyafetleri tozlarla kaplı, sırtı dönük ve ölü gibi yerde yatan bir kadın gördü. Kelebek, yerdeki kadının üzerine kondu. Sevim kadına daha yakından baktı ve şok oldu. Çünkü yerde, toz içinde yatan kadın Sevim’in ta kendisiydi.

Elif gözlerini zar zor açtı. Depremde yıkılan bir binanın enkazındaydı. Hiçbir şey göremiyordu ama kazı sesleri duymaya başlamıştı. Hâlâ avucunun kapalı olduğunu fark edip ellerini açtı ve gözlerini alan bir ışık hüzmesiyle gözlerini kısarak bakmaya başladı. Bu ışığın sebebinin kelebek olduğunu sandı. Oysa ışık, arama kurtarma ekibinden birinin kafa lambasından geliyordu. Mustafa, kafasındaki lambanın da yardımıyla birden Elif’i gördü ve seslendi:

“Merhaba, beni duyabiliyor musun?”

“Duyuuyoo…” diyebilen Elif’in yüzü gözü toz içinde kalmıştı. Aslında “duyuyorum” demek istemişti ama yaşadığı şok, yorgunluk ve bitkinlik ağzından çıkanı tamamlamasına izin vermemişti. Mustafa, arama kurtarma konusunda tecrübeli olduğundan, gelen cılız sesi analiz etmesi çok zamanını almamıştı. Tecrübeli olmaktan hoşlanmıyordu, çünkü onun durumunda tecrübe demek daha fazla afetle karşılaşmış olmak demekti. Sonuçta tüm tecrübeler tatbikatla kazanılamazdı. Mustafa, Elif’i konuşturmaya çalıştı.

“Adın ne bakalım?”

“Elif.” Artık ağzını biraz olsun temizlemişti ve daha anlaşılır konuşmaya başlamıştı.

“Elif, benim adım da Mustafa. Bir yaran var mı ya da çok ağrıyan bir yerin? Hareket edebilecek durumda mısın?”

“Biraz omzum ağrıyor sadece ama çok korkuyorum.”

“Korkmanı anlıyorum. Merak etme, ben ve ekibim seni yavaşça alıp dışarı çıkaracağız.”

“Tamam.”

“Elif, yanında kimse var mı?”

“Annem vardı ama o trende uyuyordu en son.”

Mustafa, kızın yaşadığı travmadan dolayı saçmaladığını düşündü.

“Tamam bakalım. Şimdi önce yavaşça seni buradan çıkaralım, sonra annene de bakalım,” dedi ve açılan yerden Elif’i yavaşça, nazikçe kendine doğru çekmeye başladı. Elif artık güvende hissediyordu. Mustafa, küçük kıza biraz su verdi ve yüzünü sildi. Bir yerinin acıyıp acımadığını tekrar sordu; ruhsal olarak zaten hırpalanmış olan Elif’i en azından fiziksel olarak minimum acıyla çıkarmakta kararlıydı. Sonra ekibiyle birlikte yavaş ve dikkatlice Elif’i enkazdan dışarı çıkardı. Kuvvetli gün ışığı Elif’in gözlerini iyice kamaştırmıştı. Enkazdan sağ salim çıkan birini daha gören görevliler, sessiz olmaları gerektiğini bilseler bile kısa bir alkışla bu mutluluğu paylaşmadan edemediler. Sonrasında görevlerine devam ettiler. Elif’in aklına annesi geldi.

“Mustafa abi, annemi de alır mısın? O da trende uyuyordu.”

“Arkadaşlarım şimdi annene bakmak için tekrar içeri girdi.”

Mustafa, küçük kızın annesini canlı kurtarabilmek için tekrar enkaza girdi. On dakika sonra dışarı çıkan Mustafa, yüzü düşmüş bir şekilde Elif’in yanındaki psikoloğa boğazı düğümlenerek kötü haberi verdi. Elif’in annesi ölmüştü. İşte bu haberi vermenin tecrübesi olmuyordu. Mustafa, bu haberi verirken her defasında boğazı düğümleniyordu. Elif, sedyede yarı uyur vaziyette yatarken gökyüzüne doğru uçan beyaz kelebeği gördü ve ona el salladı. Yanında duran hemşire kadın, Elif’in el salladığı yöne doğru baktı ama bir şey göremedi.

Sevim, trende diğer yolcular gibi koltukta uyur bir pozisyondaydı. Herkesin yüzünde bir huzur vardı. Tren, bembeyaz bulutların içinde gözden kayboldu.

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Previous Post

Acının Hasadı / Tijda Çiçek

Ahmet Ozkiray

Ahmet Ozkiray

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result

Hakkımızda

Kibele Kültür Sanat Logo

Kibele Kültür Sanat

Merhaba sevgili okur.

Mitolojide Tanrıların anası olarak bilinen Tanrıça Kibele’nin anaç, üretken, hayatın devamını sağlayan özelliklerinin uğruna inandık. Ve onun adını kullanıp Kibele Sanat olarak edebiyatta biz de varız dedik. Edindiğimiz misyonla amacımız; bizden önceki kalem ustalarımızın bayrağını, gelecek kuşaklara ulaştırmak. Çünkü edebiyat dünya tarihini içinde barındıran devasa bir ansiklopedidir… Devamını Oku

Arşivler

  • Ekim 2025
  • Eylül 2025
  • Ağustos 2025
  • Temmuz 2025
  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Aralık 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023

Kibele Kültür Sanat Logo

Kategoriler

  • Anlatı
  • Araştırma
  • Deneme
  • Genel
  • Hakkımızda
  • İnceleme
  • Kitap İncelemeleri
  • Masal
  • Öykü
  • Roman
  • Röportaj
  • Şiir
  • Sinema
  • Sizden Gelenler
  • Söyleşi
  • Tiyatro
  • Yeni Çıkanlar

Son Yazılar

  • (başlıksız)
  • Acının Hasadı / Tijda Çiçek
  • Zamana Yenik Düşen Erdem / Ayça Peçenek
  • Bir Kahramanlık Hikayesi / Ayça Pecenik
  • Bir Kalem Bir Beyaz Kağıt / Dilara Pınar Arıç

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.

KİBELE Abone
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.