SEVGİNİN GARDİYANI OLMAK
“ÖZGÜRLÜK YOKSA, AŞK DA YOKTUR”
(Bir Aşk Masalı Kitabı – Ahmet Ümit)
“Aşk, kendi başına benlerin büyülü bize dönüşme halidir.” Sevgi ise bu büyünün en sihirli ve besleyici yanıdır. Romantizm ve erotizm, aşkın sevgi ve tutku dolu halleridir. Ancak, sevginin gardiyanı olunan bir ilişkide özgürlük ve haz tutsak kalır. Birbirimizi görürüz, fark ederiz; bu farkındalık merakla hayal etmemize teşvik eder. Bu tanıklık heyecana karışır. Heyecanlı ve meraklı tanıklık toprağına sevme cesaretiyle ilk sevgi tohumları atılmış olur. Eğer mevsim çift olarak bu sevginin yeşermesi için uygunsa, filiz yeşermeye başlar. Bu sevginin büyümesi ve görkemli bir zeytin ağacı gibi salınması için bolca toprağa ve özgür alana ihtiyacı vardır. Mevsimlerin rüzgarı ve yağmuru da romantizm ve erotizmdir. Filizlenen ve yeşeren sevgi, ihtiyaçlarının anlaşılması için ilgiye ve bakıma muhtaçtır.
Anlaşılmak ve uzlaşabilmenin anahtarı, sevginin özgürce yaşanmasına bağlıdır. Pekala, nedir bu sevginin özgürce yaşanması, tutsak edilmemesi? Kalma ve gidebilme cesareti, özgürlüğün sınırları içerisinde sırtınızda bir yük haline gelmemeli. Mesela, hayır diyebilme özgürlüğü olmalı insanın.
Sevginin kalmadığı bir yerde, sırf tutsaklığın getirdiği mahcubiyet ve sevgisizlikle kalmamalı çiftler ve hayır diyebilme özgürlüğünü kullanmalı.
Birbirlerinin güven ve tutkularını hapishane askeri gibi gözlemeyi ve sadece mahkumiyet sınırları içerisinde sevgisizlikle cezalandırılmaya da hayır diyebilmeli çiftler. Kendini sevgisizlikle cezalandıran insanlar görüyorum. Unvanlarla evli, gücün gölgesiyle beslenen ve en kötüsü de bu sevgisiz ilişkiyi makul görmeye çalışan. Bu düpedüz yalancılık; hem de kendine atılan sevgiden uzak, kurak koca bir yalan. Hastalıklı kıskançlığı sevgi sanmakla başlıyor her şey. Önce bir ötekinin sevgi kırıntılarını kıskanıyor insan, sonra özgürlüğünü ve aşkını. Sonra gardiyanıyla kavgaya tutuşuyor sözde aşıklar. İnsanın kanını donduran hararetli bir kavga. İçerisinde sevgi kırıntısı olmayan, yorgun duygularla sarılı bir kavga. Bolca cezalandırmanın olduğu, suçlamaların sevgisiz ve öfkeyle sarf edildiği, kırgınlık dolu bir kavga. Bu kavgayı birinin bitirmeye cesaret dahi edemediği korkak ve sevgisizlerin kavgası…
Oysa sevginin gardiyanı olmasalardı, durum nasıl olurdu? Sizce sevgi, özgürce ilişkiyi besleyen bir duygu olurdu. Hayır diyebilme özgürlüğünün olduğu sevgi bağında tutsak edilecek ve cezalandırılacak bir kişi kalmazdı. Özgür olan sevgi, incelik ve nezaketle beslenebilme özelliğine sahiptir. “Cezalandırılma korkusu olmadan, sorumlu ve özgür olan çiftler, sevgileriyle uzlaşmayı başarabilirler.”
ROMANTİZM VE EROTİZM
Romantizm, sevginin, sevgiliye gösterilme eylemlerinin bütünüdür. Sevgi dilinizi öğrenmek ve duygusal bağın güçlenmesi için önemlidir. Biricik aşkınız için içinizden gelerek sevginizi ilgiyle gösterdiğiniz bütün anlar romantizme dahildir. Sevgiliye çiçek, hediye almak, sarılmak, bir fotoğrafınızı çıkarmak, şiir okumak, yazmak, bir notla ona sevdiğini cömertçe hatırlatmak, ilişkinizdeki önemli anları ve tarihleri hatırlamak, kutlamak… Romantizm, hapsedilmeyen sevginin olduğu ilişkilerde özgürce yaşanan bir duygudur. Sevgiyi derinleştiren büyülü bir yanı vardır. Sevgili okur, ilişkinizde romantizm büyüsünü en son ne zaman yaşadınız? Erotizm ise, bu sevginin çiftler arasında cinsel anlamda şehvet ve tutkuyla sevgiliye gösterilmesidir diyebiliriz. Romantizm, erotizmi besleyen bir olgudur. Heyecan ve merakla bedenin ve hazzın sınırlarını öğreniriz. Sevginin gardiyanı olmayan bu ilişkide, aşkımız derinleşir ve büyülü bir şekilde bizi beslemeye devam eder.
Özgürlük yoksa, aşk da yoktur. Sevginin gardiyanı olunan bir ilişkide, kurak sevgisizlikten başka bir şey yoktur.