Asıl aşkım eşsizdi. İkinci bir hisse verecek karşılığım yok. Mecalim de yok. Hatırlıyorum yeşeren umutlarımı, heyecanımı . Deli gibi geri gelişini arzulayışım… Sanki hepsi bir anda ellerimden kaydı kendimi yitiriyorum , kaybediyorum ruhumu . Yardım et tanrım. Son gördüğümde tüm heyecanıma sapladığı o bıçak ! Yüreğimi delip geçen yağmur ve kanayan dizlerim . Nasıl bırakabilirim? Nasıl tutundum bu soysuz ihtişama? Kalbe bağlayan ne seni? Bunca yolu gelmişken ellerimden kayan sözlerin mi? Oysaki sevmezsin gamlı bakışlarımı , korkusuz adımlarımı . Belki yıkılacağını sandığın savaş , büyük bir onurdu. Düşmüşken yere anlamıyordum . Nasıl bu kadar kolaydı . Gözlerimde yüreğimin yanan ateşi ile yağmurun söndürme çabası öylesine boş ve öylesine umut vericiydi . Kahrımı denizin derinlerinde zindana, gözlerimdeki ışığıysa fırtınanın altında yıkık duvarın koynuna kuşkusuzca salıverdi. Sahi neydi ki aşk? Bana emanet edilmiş bir yolsuzluk mu? İzlerken anımsadım da sevgiye duyulan güven fakirin elindeki kumar kağıtları değil miydi? Yazık çok ,hem de çok . Hayatın güzelliği yarım kalmakmış…