• Destek
  • Üye Ol
  • Yazar Girişi
  • Abone Ol
0 553 423 00 17 kibelekulturs@gmail.com
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
No Result
View All Result
Home Öykü

Taziye / Mustafa Ünver

Keten by Keten
23 Aralık 2024
in Öykü
0
Taziye / Mustafa Ünver
0
SHARES
22
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter


Ateşli genç sofi “bu söz ne menem bir şey, hiçbir anlamı yok, öylesine kafadan sıkılmış, işkembeyi kübradan sallanmış bir laf, olsa olsa sadece bir aforizma,” dedi. Halbuki kendisi sabahtan beri yüksek sesle meşrebine ait onlarca aforizma savurup duruyordu ortalığa, sanki onların bir anlamları varmış gibi. Kaldı ki kendi meşrebine körlük derecesinde fanatikçe taraftarlığı olmasaydı ve karşıdakini azıcık dinleyip anlamaya çalışsaydı, muhatabının söylediği aforizmanın saatlerdir kendisinin o tok sesiyle bangır bangır ortama salladığı bölük pörçük lafları desteklediğini bile görebilecekti. Ama fanatizm böyle bir hastalıktı zaten. Doğru sadece kendi hizbinden çıkabilirdi, çıkmalıydı, çıkartılmalıydı. Sadece kendi söylediklerini ve söyleyeceklerini düşün, onları ifade et ve yücelt. Karşı taraftan gelecek her türlü sözü ve cevabı ise sakın dinlemeye ve anlamaya kalkma; aksine hemen reddet, küçümse, değersizleştir ve alaya al. Söylediğine ve ağzını açtığına öyle pişman et ki muhatabını; meydan tamamen sana, pardon meşrebine kalsın. Böylece hep sen konuş, hep sen savur; ola ki bu sayede orada bulunanlardan birilerini etkilemiş olarak yapıya kazandırabilesin. Sonra asla hata kabul etme, hiç geri adım atma; hep ötekini suçla, hasım tespit etmeyi unutma. Aman dikkat, karşı takıma hiçbir şekilde puan kazandırma. İşte körlüğün tanımı.

Başka bir meşrebe ait aforizmayı hafifseyip alaya alması tamamen bu fanatik körlükten kaynaklanmıştı. Ortada dönüp duran tartışma hakkı teslim, adaleti ihya etmenin semtinden bile geçmiyordu. Bir insanın kendine ait olan en saçma bir şeye altın muamelesi çekip başkasına ait değerli ve yüce bir hikmete, eski ve küflü teneke muamelesi çekebilmesi bırakın bir inanç dünyası adına kötü olmasını, insanlık adına acı bir çelişkiydi. “Her parti ancak kendisine ait olanla sevinip ferahlar,” ayeti geldi aklına.

Muhatabın sahibine nispet ederek ifade ettiği “yok yok olursa, var olur,” aforizmasının aslında toy sofinin dediği gibi “öylesine kafadan sıkılmış,” bir söz olmadığını, aksine matematikteki “eksi ile eksiden artı çıkar,” şeklindeki kurala benzediğini, hatta aynı şeyi ifade ettiğini fark etti. Hem sonra bu söz içinde Allah’ın varlığını ispat eden önemli bir ilke de barındırıyordu. Allah’ın varlığı mı, yoksa haşa yokluğu mu ispatlanmaya daha muhtaç bir tezdi? Başka bir deyişle varlığının mı, yoksa yokluğunun mu açık ve sağlam delilleri vardı? Bugüne kadar varlığına dair onlarca delil görmüş, duymuş, okumuş ve incelemişti. Ama yokluğuna dair ciddiye alınabilecek tek bir delil ne duymuş ne görmüş ne de okumuştu. Öyleyse yokluk yok olmuş, yerini bir olan Allah’ın varlığına bırakmıştı. Ortaya iki yoktan bir var çıkmıştı şu hâlde. Rusların dediği gibi “İnsan anasız babasız yaşar, Tanrı’sız yaşayamazdı,” işte, mesele bu kadar açıktı. Fanatik taraftarlığı, meşrebine futbol takımı tutar gibi körü körüne bağlanması, böylesine değerli düşünceleri ıskalamasına neden olmuştu. Hayatta ne çok şey ıskalanıyordu zaten tam da bu körlükten.

Ortamın ilmi bir tartışmaya izin vermeyecek kadar kalabalık ve heterojen, üstelik de kısa oturulması gereken bir taziye meclisi olması tartışmanın içine dahil olmasına engel oldu. Çünkü taze ölü dua isterdi, ruhuna gürül gürül Kur’an’lar, Fatiha’lar okunmasını arzu ederdi belki de; cenaze sahipleri ise taziyecilerin “ne yapalım ki emir büyük yerden, Allah rahmet etsin, başınız sağ olsun, sabır versin,” diyerek omuzlarına samimice dokunulmasını beklerdi. İlmi bir tartışmaya, hele de atışmaya izin verecek bir cedel ortamı hiç mi hiç mevcut değildi. Böyle bir ortam olsaydı bile “aptalın yanlışını düzeltme, senden nefret eder,” sözü gereği kendisine samimi olarak sorulmadıkça belki yine de konuşmazdı.

Gökten yıldız topladıklarını sanan zavallılar, yerde, etrafında oturdukları sofranın mahiyetini bilmeyecek kadar kaba ve softa kimselerdi işte. Onlar büyük haritayla meşguldüler zanlarınca. Yerdeki basit, adi ve değersiz varlıklar meşgul olunmaya değmezdi kendilerince. Halbuki hiçbir büyük harita küçük haritayı ihmal etmemeliydi. Küçüğü ve azı ihmal eden büyüğe ve çoğa hakkını veremez, aza şükretmeyen çoğa şükredemez, kuruşta adil davranmayan tomar tomar paralarda hiç adil davranamazdı. Yerdekini değerleyemeyen göktekini nasıl fark edebilecekti ki? İmkansızdı bu. Şairin “güneşi ceketinin iç cebinde kaybetmek,” dediği bu olsa gerekti.

“Genç katır sert yellenir,” misali heyecanlı sofi hâlâ sallamaya devam ediyor, sürekli konuşuyor ve bir türlü susmak bilmiyordu. İçinden kaç defa “lâ havle,” çekti, “hay sizin meşrep terbiyenizi seveyim,” diye mırıldandı defalarca kendi kendine ve daha fazla dayanamayıp ortamı usulca terk etti.

Mustafa Ünver

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Tags: aforizmacedelfanatizmkörlükMustafa ÜnveroykuTanrı'nın varlığıtartışmaTaziyeTaziye adabıyok yok olursa var olur
Previous Post

Küçük Eller ve Narin Gözler / Bedire Akaray

Next Post

Böyle Bir Akşam / Binnaz Deniz Yıldız

Keten

Keten

Mustafa Ünver İlâhiyat Fakültesi okudu. “Kur’an’ı Anlamada Siyâkın Rolü” başlıklı çalışmasıyla yüksek lisans; “Tefsir Usûlünde Mekkî-Medenî İlmi” adlı teziyle doktorasını tamamladı. Alanıyla ilgili araştırmalar yapmak üzere MEB. bursuyla bir yıl Mısır’ın başkenti Kahire’de bulundu. Tefsir alanında profesör oldu. 8 tanesi basılı kitap olmak üzere 100 civarında akademik makalesi bulunan Ünver, Kırgızistan’ın Oş şehrindeki Devlet Üniversitesi Teologiya Fakültesinde misafir öğretim üyesi ve Türk tarafı dekanı olarak görev yaptı. Hollanda’da Lahey Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. Arama-Kurtarma, İnsani Yardım ve Ekoloji oluşumu olan GEA ve aynı zamanda AFAD gönüllüsü de olan Ünver son yıllarda tefsir çalışmalarını öykü ve roman tarzına yöneltti. Fadime Uslu’nun öykü yazarlığı atölyesine katıldı. Öyküleri ve şiir denemeleri Kibele Kültür Sanat, Litera Edebiyat, Edebiyat Haber, karnavaldergi.com, İshak Edebiyat, hikayelerimizden.com, Novelius Edebiyat, antoloji.com ve secmehikayeler.com gibi edebiyat mecralarında yayımlanmaktadır. Evli ve üç çocuk babası olan Ünver, Arapça, İngilizce, Rusça ve Kırgız Türkçesi bilmekte ve çalışmalarını Ankara’da sürdürmektedir. Yayımlanmış Kitapları: Tefsirde Öteki -Celaleyn’de İsrailiyat- (2.Baskı, 2017), Hurufîlik ve Kur’an -Nesimî Örneği- (2003), Tefsir Usûlünde Mekkî-Medenî İlmi (2001), Kur’an’ı Anlamada Siyâkın Rolü (1996), Kur’an’dan Mesajlar (2000), Tefsir Tarihi ve Usulü, (editör Bahattin Dartma, 2010), Sorular ve Cevaplarla Avrupa’da İslâmi Hayat (M. Malkoç, V. Yalçın, M. Yılmaz’la birlikte, 2014), İslâm ve Aydınlık Mesajı (2017), Lügavî Kur’an Okumaları (Muhammed Şehrûr’dan çeviri, 2001).

Next Post

Böyle Bir Akşam / Binnaz Deniz Yıldız

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result

Hakkımızda

Kibele Kültür Sanat Logo

Kibele Kültür Sanat

Merhaba sevgili okur.

Mitolojide Tanrıların anası olarak bilinen Tanrıça Kibele’nin anaç, üretken, hayatın devamını sağlayan özelliklerinin uğruna inandık. Ve onun adını kullanıp Kibele Sanat olarak edebiyatta biz de varız dedik. Edindiğimiz misyonla amacımız; bizden önceki kalem ustalarımızın bayrağını, gelecek kuşaklara ulaştırmak. Çünkü edebiyat dünya tarihini içinde barındıran devasa bir ansiklopedidir… Devamını Oku

Arşivler

  • Temmuz 2025
  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023

Kibele Kültür Sanat Logo

Kategoriler

  • Anlatı
  • Araştırma
  • Deneme
  • Genel
  • Hakkımızda
  • İnceleme
  • Kitap İncelemeleri
  • Masal
  • Öykü
  • Roman
  • Şiir
  • Sinema
  • Sizden Gelenler
  • Söyleşi
  • Tiyatro
  • Yeni Çıkanlar

Son Yazılar

  • Oyun Parkı
  • Bölüm 1: Sessiz Adımlar
  • Söylenmeden Bırakılan /  Serhan Pakdemir 
  • İçimizdeki Sessizlik  / Leyla Güven
  • Gitme /   Aysel  Ürkmez  Artıktay

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.

KİBELE Abone
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.