Masa ışığının altında elindeki dosyayı incelemeyi bitiren adam burnuna kayan gözlüğünü düzeltti. Dosyayı oturduğu yerden arkasındaki rafa yerleştirdikten sonra, kapı sesine karşılık verdi.
“Oturun.”
İçeri girer girmez irkildi Veneta. Oydu…
“Siz! Sizi gördüm.”
Adam pek oralı değildi.
“Yaşadığımız sıkıntıların sonucu olan öfkemizi, yaşadıklarımızla ilişkisiz kişi veya kişileri hırpalayarak boşaltırız. Bir tür psikolojik onarım mekanizması…”
Adamın söyledikleri bir televizyonun hızlıca değişen kanallarında olduğu gibi kesik kesik ve anlamsız geliyordu Veneta’ya.
Ses tonu düşük ve imâlıydı.
“Hak etti, diyerek kendimizi aklarız…”
“Oturun, lütfen!” diye tekrarladı adam, hâlâ ayakta olan kadına. “İhtiyacınız olan tüm cevapları alacaksınız.”
“Tablo!” dedi Veneta. Sanki sözcük ağzından zorla çekilmişti.
“Açıklama istiyorum.”
“Peki, öncelikle rahatlayın. Konuşmamızın sonunda buna gerek kalmayacağını siz de göreceksiniz.”
Adamın rahatsız edici sakinliği Veneta’yı çıldırtmak üzereydi.
‘Elektra’ terimini daha önce duyduğunuzu kabul ediyorum.”
Es verip devam etti.
“Babanıza saplantılı bir şekilde tutkunsunuz ve annenizden sürekli nefret ettiniz, değil mi? Hatta babanızın ölümünden de onu sorumlu tuttunuz?”
Adam konuşurken suspustu kadın, kollarını kapalı duran dizlerine doladı.
“Annenizin kronik astım rahatsızlığı varmış ve babanızdan yaklaşık altı ay sonra onu da kaybetmişsiniz.”
Veneta cenin pozisyonunda, laldı duyduklarına…
Odaya birkaç saniye sessizlik hâkim oldu. Bu kısa süre Veneta’ya sonsuzluk gibi geldi. Annesinin ölümüne sebep olduğunu kendisinden başka kimsenin bilmesine imkân yoktu. Ama Veneta’nın içindeki bir ses esrarengiz adamın bunu da bildiğini söylüyordu.
“Onun ölümünü izlemek..”
Öne doğru eğilerek sordu adam.
“Nasıldı?”
Veneta şaşkınlığını gizlemeye çalışsa da fal taşı gibi açılan gözleri durumunu ele vermişti.
“Okuldan eve gelmiştin. Astım nöbetlerinden birini geçiren Jill ilacının yerinde olmadığını gördü. Tek isteği ilacına ulaşmaktı… Ve sen buna engel oldun!
Kapının ardındaki kadın kriz içinde buzlu camı yumrukluyor, kızının kapıyı açması için adeta yal..”
“YETER!”
Bu cümleler kadının içine düştüğü durumla savaşmaya çalışan mantığını darmadağın etti.
Ve o anlar Veneta’nın gözünün önünden bir film şeridi gibi geçti.
*** on altıncı bölüm sonu