Akşam rüzgârı endişeli bir el gibi alnına dokunur dokunmaz uyandı Veneta. Güneş ışığı görmeyeli ne kadar zaman olmuştu? İşin aslı bu süreyi kendisi de kestiremiyordu. Garip alışkanlıkları gün geçtikçe hayatının sıradan parçaları haline dönüşmüştü.
Yatağında doğruldu. Gece fazla sigara içtiği için boğazında biraz acılık vardı. Öksürerek boğazını temizledi. Belli ki tam uyanamamıştı, bir iki dakika olduğu yerde hareketsizce bekledi. Dünün özetini kafasında canlandırdı. Henüz yerinden kalkmamıştı. Ayağa kalkması gerektiğini düşündüren itici bir güç onu ayağa kaldırdı.
Geç kalmışlık hissi…
Saate baktı. Aceleyle giyindi. Prensip sahibi bir kadın asla geç kalamazdı işine. Havanın yağacağını düşünerek sırtına yağmurluğunu geçirdi. Çantasını almayı unutuyordu neredeyse…
Kahvaltı yapmadı, hiç yapmazdı.
Veneta üçüncü cinayetini keyifle işledi. Kadının boynunda atan kalın damarı iştahla kesti. Kadının canının çıkması diğerlerine göre uzun sürdü ve beş santimlik kesikten Veneta’nın şimdiye dek hiç duymadığı garip sesler çıktı. İçinde herkesten gizlediği keskin dişleri olan bir timsah taşıyan güzel kadın, insanın kanını donduran bu sahneyi dakikalarca izledi…
Veneta keyif sigarasını yine pencere önünde yağan yağmuru izleyerek içmek istedi.
Tam o sırada çaldı zil. En kötü ihtimalle komşulardan biriydi ve birazdan defolup giderdi.
Kapı büyük bir gürültüyle kırılana kadar herşey yolundaydı…
Buraya kadardı.
Üç kadının katili genç kadın yakalandı…
***on birinci bölüm sonu