• Destek
  • Üye Ol
  • Yazar Girişi
  • Abone Ol
0 553 423 00 17 kibelekulturs@gmail.com
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
No Result
View All Result
Home Sizden Gelenler

Narkotik Aziz / Rıdvan Adıyaman

Rıdvan Adıyaman by Rıdvan Adıyaman
19 Ocak 2024
in Sizden Gelenler
0
Dergiler
0
SHARES
0
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Hayat illüzyonunda şapkasından tavşan değil dert çıkarıyordu. Her çıkan dert şaşkınlığa itelese de bir zaman sonra göze çarpmayan rutinlikten ibaretti. Yaşanmaması gereken şeylerin yaşanması anonim kalsaydı kadere peşkeş çekilmezdi. ‘’Kaderde bu da varmış’’ cümlesi normalliğin izahatıydı. İşte insan normalleştikçe nasırlaşıyordu. Ve nasırlar arttıkça fosilleşiyordu yaşananlar.

Narkotik Aziz, rastlantısal olasılıklara bağımlı, Tanrı’nın falsolarına alışkın, iz düşümsel hayallere odaklı, mücbir sebeplerle elebaşı, kıçı bitli fakat olaylardan sabunluydu. Şansızlığa kamikaze, umuda bodoslama, küfre ibadet, aksiyonlara secde eden biriydi. Çocukluğunu sarı kumu plajlarda geçirmiş, annesinin dizleri üstünde pohpohlanmış, ‘’başarıyı’’ annesinin memesini bırakmasıyla eş değer olan, sığ bir fikre sahip olan babayla, ağabeyinin gölgesinde üşüyerek yetişmiş, ‘’sevgiyi’’ sadece insanlık göstergesi olarak tatmıştı.

Ne gittiği özel okullardan ne devlet okullarından ne kampüslerden ne de yurt dışı yaşamından… ‘’Şımarıklık zenginliğinden’’ dolayı umursamazdı. Çünkü annesinin ‘’bir tanesi’’, babasının ‘’zeki soy ağacı’’, ablasının ‘’tatlışı’’, ağabeyinin ‘’fırlaması’’ydı. Gülistanda yaşayıp dikenleri batmayan biriydi. Fakat hayat bu ya ayna kırılmış gerçek ortaya çıkmıştı. Şatafatlarına şeriat gelmiş, doyumsuzluklarına faşizm el koymuştu. Yükseklerden düşenin eğimi daha fazla olduğu için aile fertleri pert olmuştu. Kriz hem ekonomik hem de aileviydi. Sandal su almaya başlayınca kaçanlar şanslıydı. Fakat Aziz gözbebeği konumundan birkaç gün yenmeyen pasta dilimi konumuna geçmişti. Anne ve babasının farklı şıklara dağılmasından sonra Aziz iki oraya bir buraya sekiyordu. İşte bu sekmeler Aziz’i kişiliklere ayırmıştı. Annesinin yanında söz dinlemez, aykırıyken babasının yanında ise kindar ve intikamcıydı. Ağabeyi ve ablası zaten başka hayatlardaydı.

Zaman ilerledikçe Aziz ailesinden gittikçe uzaklaştı. Uzaklaştıkça farklı kapılara girip çıktı. Rüzgar nereye savurursa oraya uçuyordu. Varoluşunun öfkesini bedenine zerk ettiği tozlarla çıkarıyordu. ‘’Yetinmenin’’ ne demek olduğunu öğrenmediği için yaşadıkları da yetmemişti. Babasından da annesinin ikinci kocasından da daha zengin olabilmek için illegal işlerinin aranan adamı oldu. Zeki, yetenekli ve nüfuzunu kullanarak birkaç güvenlik memurunu ve hükümete yakın birkaç milletvekili çocuklarını tavlamıştı. Çünkü para Tanrı’nın yeryüzündeki peygamberiydi. Tapınanlar bu peygambere biat ediyordu. Aziz’de bunu biliyordu ve bu şekilde tezgahını yapmıştı. Birkaç yıl içerisinde namı adından önce tozu dumana katarak gideceği yere varıyordu. 21. yüzyılın Hasan Sabbah’ı olmuştu ve Alamut’a yaraşır bir kale inşa etmişti. Birçok kurum ve kuruluşta adamı olduğundan narkotikten her zaman paçayı sıyırmıştı. Kaybedecek bir şeyleri olmayanları korkuları da olmuyordu. Bu yüzden piyasaya lambur lumbur dalıp farklı çöplüklerde ötmeye başlamıştı. Bu yüzden her erken öten horozun kaderine muktedir oldu. Bir gece villasındaki hareminde parti yaparken, Sinek Osman’ın mini ordusu evi kan revan gölüne dönüştürmüş Aziz’in cesedini de o gölde balık gibi bırakmışlardı.

Haberlerde Narkotik’in azılı suçlusunun öldüğünü haberi vermişti ve ailesinden kimse bu duruma üzülmemişti. Hatta içten içe sevinmişlerdi. Çünkü yaptığı her şey ailesine de dokunuyordu ve isimlerine çamur sıçrıyordu.

Vesselam. Hasbelkader şu ki: Sevgi doğru dozlarla verilmeliydi. Fazlası ruha zarardı.

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Previous Post

Türk Şaman Öğretilerinden Çıkarılabilecek Değerler: Sevgi, Saygı ve İçsel Uyum / Güven Albayrak

Next Post

Ulan Biri Beni Uyandırsın… / Mahmut Baycan

Rıdvan Adıyaman

Rıdvan Adıyaman

90 yılının üçüncü ayının bitmesine beş gün kala Sapanca Sağlık Ocağı'nda yeryüzüne gelmiştir. Kafasının içindeki dünyada yaşamayı öğrenmiş ve 2003 yılında yazmaya başlamıştır. Yazmaya başlamasının sebebi Rap müziktir. Birkaç sene amatör olarak icra etmiştir. İstanbul Üniversitesi Coğrafya bölümünden mezun olup öğretmendir. Geçmişin İzleri (2015), Feriştah (2020), Gerçeğin Peşinde (2022), Hiç (2023) adlı kitaplarını yayımlamıştır.

Next Post
Üç karanlık gövde / Ali Doğan

Ulan Biri Beni Uyandırsın… / Mahmut Baycan

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result

Hakkımızda

Kibele Kültür Sanat Logo

Kibele Kültür Sanat

Merhaba sevgili okur.

Mitolojide Tanrıların anası olarak bilinen Tanrıça Kibele’nin anaç, üretken, hayatın devamını sağlayan özelliklerinin uğruna inandık. Ve onun adını kullanıp Kibele Sanat olarak edebiyatta biz de varız dedik. Edindiğimiz misyonla amacımız; bizden önceki kalem ustalarımızın bayrağını, gelecek kuşaklara ulaştırmak. Çünkü edebiyat dünya tarihini içinde barındıran devasa bir ansiklopedidir… Devamını Oku

Arşivler

  • Temmuz 2025
  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023

Kibele Kültür Sanat Logo

Kategoriler

  • Anlatı
  • Araştırma
  • Deneme
  • Genel
  • Hakkımızda
  • İnceleme
  • Kitap İncelemeleri
  • Masal
  • Öykü
  • Roman
  • Şiir
  • Sinema
  • Sizden Gelenler
  • Söyleşi
  • Tiyatro
  • Yeni Çıkanlar

Son Yazılar

  • İlmek İlmek Sessizlik
  • Şehir ve Sen/ Yiğit Mete Han
  • Oyun Parkı
  • Bölüm 1: Sessiz Adımlar
  • Söylenmeden Bırakılan /  Serhan Pakdemir 

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.

KİBELE Abone
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.