Ah Melinda… Bugün yine göremedim seni. Seni göremediğim zamanlarda pencerelerim iyice küçülüyor. Yokluğunun serzenişiyle kendi etrafımda dönerken sakinleşmem için tatlı yiyecekler veriyorlar bana. Seni ilk defa gördüğüm şu cam karşısında gelişini bekler halde buluyorum kendimi çoğu zaman. Rüzgâr esse, kokun gelse, uzaktan gözüme ilişsen de razıyım aslında. Saçlarımı senden başka kimseye elletmem bilirsin. Ne çok karıştılar taranmayalı. Gelsen, güzel ellerin değse de güzelleşsem…
Bu odaya seni görebilmek için katlanıyorum, bilmiyorsun. Son zamanlarda öyle güçten düştüm ki sensiz, sanki nefes bile alamıyorum. Buraya ilk getirildiğimde güzel gözlerin ışıl ışıl bakmıştı ya bana, işte o zaman ait olmuştum ben sana. Sağ iç kolundaki yan yana duran benlerin başımı severken yanağıma değiyordu ne güzel. O yüzdendi seni görünce şaha kalkmalarım. Şimdi oturduğum yerden bile zor kalkıyorum.
Neredesin ki? Neden hiç gelmiyorsun benimle yolculuğa? Ne güzel yollarımız vardı bizim. Ormana çıkar baş başa, başka bir dünyada gibi yol alırdık. Sessizlik ve biz… Leylekler kelebekler ve biz… Bazen üzerimden inerdin, yan yana gezinirdik. Sen yorulma diye attığım küçük adımlarımdan dolayı nallarıma çalı çırpı taş çarpardı. Canım acısa da seninleyken umurum olmazdı. En son buluştuğumuzda bir engelin üzerinden atlamıştık heyecanla. Sonrasında ne güzel havuç yedirtmiştin bana. Ben o günden beri havuç yemiyorum, bilmiyorsun.
Varlığına öyle alışkınım ki seni özlüyorum, bilmiyorsun…
Uykularımı bölüyor bazı geceler gözlerin, bilmiyorsun…
Birlikte yol almak isteyenler birbirlerine yetişir, bilmiyorsun…
Geçen gün ablan geldi. Uzaktan gelişini ufak penceremden gördüğümde önce sen sandım. Birden etrafımda dönerek hızlı nefes alıp vermeye başlamışım. Mehmet abi geldi sakinleştirmek için. Odamın kapısında ablan belirince bütün samanları alt üst ettim. Oflayıp pufluyordum, anlamıyorlardı. Ablan senin gibi sevdi beni. Yanında gelirken şeker de getirmiş. “Havucu çok severdi ama üç aydır yemiyor” dedi Mehmet abi. “En son Melinda yediriyordu” dedi ablan ve devam etti:
- Evlendiğinden beri uğramaz oldu buraya. E ne yapsın yavrum. Baban kovmaktan beter etti o adamla evlenince.
- Hadi bizi özlemiyor kızıyor, Notos ‘u da mı özlemiyor. Baksana ne hale geldi at!
- Bu gidişle bugün yarın baban salar doğaya. O gittiğinden beri hayır etmedi bu can cağız.
- Oysa giderken en son ona veda etmişti. Hani sona bırakılan en sevilendi?
- En sevilen miydi? En kolay vazgeçilen miydi?