Kumruların Yusufçuk dediğine sen inanıyor muydun?
Evet diyorlardı.
Evet üstüne basa basa Yusufçuk diyorlardı.
Sen duymadıysan, kulak vermediysen ne diyeyim sana..
Evet, öyle şarkılar söylüyordu kuşlar,
Adını bilmediğimiz, nağmesini duymadığımız.
Biri ağlıyordu, biri coşkuyla bir şeyler anlatıyordu kardeşine.
Evet biz duymadık, biz anlamadık.
Biz zaten işimize gelmeyen hiçbir şeyi anlamadık.
Salağa yattık ya da yattığımızı zannettik.
Balık tuttuk mesela, tuttuk…
Neyi tuttuk biz ya?
Bir gram beyni….
Aferin ne oldu, yedik doyduk mu?
O da yok.
Ee rakımıza meze mi yaptık, bu muydu yani?
Kuşun sesini kestik, balığın kuyruğunu…
Doyduk mu biz yani?
O da yok.
Martıya ekmek atıp, tarlada incir kuşunu vurduk.
Doyduk mu yani?
Örümceğin yuvasını bozduk, yarasanın inini.
Kafes yaptık kuşlara.
Adını da muhabbet kuşu koyduk.
Ama hiç muhabbet etmedi biliyor musun?
Onlar şarkı söylüyordu, biz muhabbet etmesini bekliyorduk.
Onun da sesini kestik.
Ama kuş beyinli dediğin kuş, yine de senin söylediğini söylemedi.
Çünkü onun bir şarkısı vardı.