Karanlık bir yerdeyim . Aydınlık hiç göstermiyor kendini. Bazen bir ışık sızıntısı çarpıyor gözüme . Sanırım öyle . O ışık zannettiğim yere doğru bakarken yüzümde sanki bir tebessüm beliriyor . Gülümsüyorum ben . Ben karanlıktayken gülüyorum. Koşuyorum ona doğru. Çok daha hızlı koşmam gerektiğini düşünüyorum . Ve daha fazla koşuyorum . Ben koştukça ışık karanlığa dönüyor . Ben her adımda bir kere daha karanlığıma hapsoluyorum. Işığa ihtiyacım var! Her şey bu kadar basit . Gözbebeklerime o aydınlığın girmesi gerekiyor çünkü yaşamam için tek ihtiyacım bu. Evet, tek ihtiyacım aydınlık, aydınlığın getireceği umut. Sevdiğim, annem, kardeşim… Lütfen bana ışığı bulun ! Lütfen güneşin kollarından tutup bütün ışıklarını karanlık dünyama getirin. Lütfen , güneşi ikna edin! Hücrelerime kadar ışık girsin. Her bir hücrem ışığı görsün ki beni yaşamaya ikna etsin. Nolur , nolur yardım edin! Yoksa ben karanlıklar içinde ölüyorum . Oysa ben güneşli bir ilkbahar sabahında nurlar ve ışıklar içinde ölmek istiyordum .