Boşluk yaratıp kendime iki boşluksuz sevdim seni
Dünyanı dünyama kapamak ve açmaktı sanrımda
Dört kanlı dudağım varmış benim
İkisinin arasındaymış yaşamım
Kalan ikisiymiş sevişmem
Ben…
Ben meğer yiyip bitirmişim yıllarca ikisini
Sana seslenişim bir balkonun köşesinden
Ve ellerinden ve avuçlarından
Bir kör gibi avuçlarıma konuşmandan
Bir sağır gibi
Bir dilsiz gibi
Benim bu dilim yokken sen ne yaptın dudaklarımı söylesene
Hem dinlerim ben seni, diz kapaklarım da göğsüme değiyor artık
Kaburgamı küçülttün benim, katladın
Olsaydı imkanın emindim cebine sıkıştırırdın
Ben oysa cebindeymiş gibi hissetmekten zaten nefessiz kaldım bunca zaman
Şimdi bana kurumuş yaprağı ezmekten bahsetme
Sen değil miydin beni kökümden baltalayan
Sen değil miydin gözümde bir sürme bırakan, kışı rahat geçireyim diye
Hani ikimizin arasında sadakat paktı vardı
Yüzyıl geçtiğinden mi baltanı da sürmeni de koyup geldin karşıma
Suyun hacmi gibiydin benim kalbimde
Bir suyun hacmi
Ne kadar boşluk varsa kalbimde
Dökülüp…
Doluşup…
Müjdeni de bana vermişlerdi, vasiyetini de elime sıkıştırırlar sen sakınma
Bir vasiyetini bin kuyuda çözümlerim ben
Biz seninle yılan gibi
İki yılan gibi
İki olgun yılan
Omurgasız ve onursuz çıngırak salladık
İki yılan gibi seviştik hatırlasana
Tenin ve tenim
Tenim ve tenin
Şimdi ucu asmalı bir değneği boynuma geçirip de mi çuvala basacaksın beni
Kimin şalı bu boynundan rüzgarla salınıp da suratımın bordasına çarpan
Söylesene kimin şalı ilahi bir ayeti yüzüme vururcasına dalgalanan
Zamanı damıtmak istiyorsun benden
Bilmezsin kekremsi bir dilim kalacak bize